6 entry daha
  • daha türkçe yazı yazmayı bile bilmeyenlerin küçücük çocuklara "ilim" öğretmekte oldukları yerlermiş. bu adamlar o küçücük çocuklara cücük beyinleriyle hangi ilimi öğretecekler acaba? anlamını bilmedikleri ve muhtemelen asla bilmeyecekleri bir dilde kur'an-ı kerim okumaktan başka ne öğretebilirler ki? cevabımı kendim vereyim, düşmanlık. etek giyen kadına, elele tutuşan veya parkta oturup çekirdeklerini çitleyen sevgililere, kendi halinde birasını içip muhabbet eden insanların özgürlüğüne karışıp gerekirse onlarla savaşmayı, hatta dinsiz oldukları için onları öldürmeyi, bunun hakları olduğunu öğrenecekler. özgürlüklerle değil, yasaklarla şekillendirecekler minik kafalarını. kendisi gibi olmayanı kendisi gibi yapmaya çalışacaklar, çünkü öyle öğrenecek onlar hayatı.

    173 tane şubeleri de varmış. vay amına koyim, yemin ediyorum nutkum tutuldu. zamanında gizliden yapılıp da kimsenin sesini çıkarmadığı yanlışlıklar doğruymuş gibi gösterilmeye başlandı. insanlar bu yanlış yollara girmeye teşvik edilir oldu. hatta bu yollar yakında tek yön şeklinde çıkacak karşımıza yakın bir tarihte. diyecekler ki "şeriat kurallarının ne kötülüğünü gördünüz?", ve hiç zorlanmadan başımıza 1400 yıllık kabile kurallarıyla gelecekler bir gün. bizi o kurallarla yönetecekler. bu arada belki kan da dökülecek, belki karşı devrime karşı devrim yapılmaya çalışılacak ama kurmalı bir oyuncak gibi 20-30 yılda bir ayar çekilmeyi gerektiren laiklik zannımca bu aptallar ülkesinde tutunmayı asla başaramayacak. yok kardeşim, bu elbiseyi taşıyamadı bu halk. özgürlüklerle şekillenmedi kafalar çünkü. bu ülke kurulduğundan beri her şey zorlamayla oldu. herkes başkasına kendi doğrusunu dayatmaya çalıştı, ama kimse başaramadı. herkes kimliğini olması gerekenden daha fazla sahiplendi ve kutuplar iyice belirginleşti. yapamadık biz o "özgürlük" denen kıyafetin içine girebilmeyi. bize hep bol geldi, üstümüzden yerlere düştü, kirlendi hep.

    pısıp kaldık işte şimdi de. beter olalım. hakettik biz bunu çünkü. dibe battıkça hareketsizleşiyoruz, hareketsiz kaldıkça dibe batıyoruz. topraktan yetişen uruk-hai'lar gibi bu adamlar. toprağın dibine çoktan ektiler tohumlarını. hasat zamanları da gitgide yaklaşıyor.

    çember sakalınızı, az bıyığınızı sikeyim sizin. yaşanılmaz hale getirdiniz güzelim ülkeyi be!
21 entry daha
hesabın var mı? giriş yap