30 entry daha
  • yaklaşık 4 aylık kullanımdan sonraki izlenimler(90 ps silver modeli için);
    1- motoru inanılmaz güçlü. 90ps deniyor ama motor hacminden midir bilmem, daha güçlü diye lanse edilen diğer markaların araçlarından daha güçlü ve atik bir motoru var. ilk kalkış anında bir benzinli gibi değil haliyle ama araç hareketlendikten sonra hele turbo işin içine girdikten sonra cüssesinden beklenmeyecek bir canavara dönüyor. düz yolda giderken 4-5 defa esp açtırmışlığım var. fakat hiçbir zaman fabrika verilerindeki yakıt tüketimine ulaşılmıyor. duratorq 1.8 tdci 90ps: 6,4lt diye bir test sonucu vermiş resmi sitesinde ama aldanmayın. daha 7.8 litrenin altına inemedim.
    2- silver modelinin donanımında varolan hill holder, esp, park sensörü, far sensörü, ısıtmalı ön cam son derece kullanışlı özellikler. kış günü millet sıcak suyla buz kazıyıcılarla uğraşırken birkaç dakika beklemeden sonra sileceklerle cama hiç dokunmadan ve soğukta donmadan işinizi halledebiliyorsunuz. hill holder sayesinde yokuşlarda kalkmak sorun olmaktan çıkıyor, fakat bu rahatlık başka bir araç kullanırken dalgınlıkla tehlikeli durumlar ortaya çıkarabiliyor. aynı dalgınlık durumu park sensöründe de mevcut. dıt sesini duyana kadar arkaya bakmadan geri gitme refleksi çok çabuk yer ediyor bünyede. far sensörü de tam üşengeçlere ve unutkanlara göre. aracı aldığım günden beri fara dokunmadım, her durumda kendi hallediyor araç. ha olmazsa olmaz mı... kesinlikle değil. yağmur sensörü de var ama bence başarısız. tek damla düşünce deli gibi çalışıp sağanak yağmurda insanı gıcık edebiliyor. zaten camın eğiminden ve rüzgar etkisinden dolayı neredeyse hiçbir zaman cam tam anlamıyla temizlenmiyor, mutlaka su sıçrıyor camın ortasına. yağmur kaydırıcıyla hallettim bu sorunu. silecek kullanmıyorm desem yeridir.
    3- arka lastiklerin üstünde makas olduğundan mütevellit fazlaca zıplıyor. hani makas yerine amortisör olsa daha iyi olmaz mıydı diye aklından geçiriyor insan ama bu aracın binek değil ticari bir araç olduğu gerçeği akla geliyor. yük bindirince araç yere tam olarak oturuyor ve sürüş zevki doğru orantılı olarak artıyor. kendi aracımda daha deneme fırsatı bulamadım ama 75 ps'lik modelle 7 kişi + bagaj tıka basa doluyken ziganayı tırmanmışlığımız var. ve aracın sahibi arkadaş "aldığım günden beri ilk defa bu kadar keyifli kullanıyorum" demişti. yani kısaca söylemek gerekirse aracın boş halde konforu çok da iyi değil.
    4- bagaj kısmını ayırmak için hani şu 90lı yılların modası arka cam perdelerine benzer bir mekanizma kullanılmış. ama kapalı mı bıraksam yoksa açık mı durdursam hala tereddütteyim. sanki kapalı tutsam güneş ve sıcağın etkisiyle yıpranacakmış gibi bir his doğuruyor ve arka koltukları yatırınca yükleme için ciddi engel oluşturuyor. ve nasıl kimsenin aklına gelmemiş diye hayret içinde olduğum bir durum daha var. ya eşşek kadar bagaj yapmışsınız güzel. ama bagaja koyduğumuz yükleri, eşyaları sabitlemek için bir kanca ya da ne bileyim ona benzer bir sistem yok. biraz cüsseli bir eşya koyduysanız bagaja, durduktan sonra yukarı doğru açılan bagaj kapağı yüzünden anında yere düşmesi ve zarar görmesi muhtemel. yurdum yollarında o eşyayı devirmeden götürürüm diyecek şoför de bulunur mu bilmem. en azından o ben değilim ve her seferinde devriliyor. geçen gün mangalı devirdik misal, aracın içindeki krem rengi döşemeden o siyah kiri çıkarana kadar anam ağladı. (anneler günü kutlu olsun bu arada tüm annelerin)
    5- bir üstte de belirttiğim gibi iç döşeme rengi koltuklar dahil krem (bu silver için geçerli, delux pakette lacivert gibi bir renk, baz modelde ise siyah renk hakim). bu krem rengi araca ferah ve estetik bir hava katsa da temizliği ve bu temizliği koruması oldukça zahmetli. tavandaki saklama gözleri ortadan arkaya doğru, iki koltuk arasında uzatılmış, arka kapı üstlerinde eski 302'lerin koltuk arkalarındaki gibi file cepler var. ön yolcu koltuğunun altında bir çekmece, her kapı içinde de gözler var. kısacası yayıntıları toplamak için bir sürü alan var.
    6- araçta bluetooth(cep telefonunda çok işe yarıyor) ve ses kontrol sistemli (bir kere bile kullanmadım) bir müzik sistemi var. fakat bu sistem mp3 çalmıyor!!! zaten hoparlör performanı da alt seviyelerde. allahtan aux girişi var da mp3 player bağlanabiliyor. bu arada çakmak girişinin dışında orta kısımda ve bagajda 12 voltluk prizler var. soğutucu ve süpürge için çok kullanışlılar.
    7- ben aldığımda liste fiyarı 36.000 lira idi. kampanya pazarlık falan derken 33.750'ye almıştım. şimdi 39.000 liste fiyatı var. aynı özelliklerde bir binek aracın fiyatı ise 45-50.000 liradan başlıyor. yakıt tüketimi beklediğim seviyede olmasa da fiyatıyla ve yapısal avantajlarıyla yüzümü güldürdü şimdilik. yani pişman değilim. param olsa gider caddy alırdım orası ayrı ama partnermiş, dobloymuş, connect'in yanından bile geçmez, açık ve net. ikinci elde de değerini diğerleri kadar çok yitirmiyor, diri kalıyor.

    özetin özetinin özeti: tavsiye olunur.

    didit: 13.000 km ve 11 aylık kullanım sonunda yakıt tüketimi 7.5 lt civarına düştü. ben de insan gibi kullanmaya başlamış olabilirim ama durum bu...

    yazmayı unuttuğum bir başka mevzu; kliması çok başarılı. tam bilmiyorum ama yaklaşık 2000 lt'lik bir hacime sahip ve yazın, güneşin alnı kabağında buzdolabı gibi oluyor aracın içi.

    2 yıl sonra editi: yaklaşık 26 aylık kullanımdan sonra hala ilk günkü gibi diri ve sorunsuz kullanıyorum. rodaj denen hadiseyi atlattıktan sonra motor gürültüsü hissedilir oranda azaldı. motor performansı da arttı. ya da şöyle söyleyelim, motor rahatladı. yakıt diyeceğim ama mazot bu kadar pahalıyken en az yakanı bile çok yakıyor, o yüzden aracımın kalbini kırmayayım durduk yere. 3-5 kuruş için değmez tatsızlık çıkarmaya.

    --- spoiler ---

    izmir ford servisi çetaş'a bir parantez açmak isterim. yetkili servis düşmanı beni bile mıknatısa bağladı adamlar. tam randevu saatinde aracı alıyorlar, araçtaki bütün sıkıntılarınızı dikkatle dinliyorlar, garanti kapsamında değişecek parçaları değiştiriyorlar, kendi gördükleri olumsuzlukları gideriyorlar, bu sırada ister bekleme bölümünde takılabiliyorsunuz, isterseniz bornova metroya kadar sizi bırakıyorlar ve tam söyledikleri saatte aracı teslim ediyorlar. gerçi bu, bu gruba ait tüm servislerde geçerli hoş bir sistemmiş ama çok hoşuma gitti. daha sonradan istanbul merkez'den arayıp şikayetim olup olmadığını filan sordular. iki sefer servise gittim ikisinde de aynı ilgiyi ve alakayı gördüm. bir sonraki seferde edindiğim izlenimi editleyerek yazacağım.
    --- spoiler ---

    3. yıl editi: 40.000 km devrildi ve motor tık demeden çalışmakta.* motorun bakımlarını düzenli aralklarla yapıyorum ve yakıt tüketimini (dikkatli kullanmak şartıyla) 6 litre, hatta düz yolda 5,5 litre civarlarına çekebiliyorum. direksiyon simidinin derisi hep aynı pozisyonda tutmaktan mütevellit biraz yıprandı. bunların dışında sorunsuz bir araç. cüssesi yüzünden sert rüzgarlarda mecburen hafif bir savrulma yaşanıyor. ya bu seneye kadar dikkatimi çekmedi, ya da ilk defa yolda giderken sert rüzgar yedim ama aklımda yer etmiş.

    --- spoiler ---

    bagaj kısmını ayırmak için hani şu 90lı yılların modası arka cam perdelerine benzer bir mekanizma kullanılmış. ama kapalı mı bıraksam yoksa açık mı durdursam hala tereddütteyim. sanki kapalı tutsam güneş ve sıcağın etkisiyle yıpranacakmış gibi bir his doğuruyor ve arka koltukları yatırınca yükleme için ciddi engel oluşturuyor.

    --- spoiler ---

    yukarıdaki endişe yersiz çıktı. 3 yıldır kavurucu sıcağa da, dondurucu soğuğa da maruz kalan perde sapasağlam. yükleme sırasında yerinden çıkabiliyor. yağmur sensörü hala en zayıf donanım.
    yakın zamanda ses siteminde köklü değişiklik yapma düşüncesindeyim. zira başarısız olduğu gerçeğini baştan kabul etmiştim. navigasyon + anfi + hoparlör değişikliğinden sonra farkı yine editlerim.
32 entry daha
hesabın var mı? giriş yap