9 entry daha
  • bir zaman sonra her şey gibi o da kocaman bir rutine dönüşüveriyor. ilk günkü heyecanını kaybettiğin vakit başlayan tek hissiyat aynılığa şaşıp kalmaktan ibaret. hepimizin benzer sorunları, benzer karın ağrıları ve benzer bakış açıları var hayata karşı. her şey o kadar tanıdık ki. dedikodularımız aynı, ilişkilerimiz aynı, aşk aynı. en zor geçen zamanlar herhalde geceleri olsa gerek. yalnızlığın fazlası aşırı gürültülü olabiliyor. paris sokaklarında dolaşmak, hele ki belli bir saatten sonra sadece yalnızlık demek. işittiğin şey topuklu ayakkabılarının çıkardığı o ritmik sesten başka bir şey değil. bir de nefesinin havada bıraktığı izlere anlam yüklemeye çalışmak işte. hepsi bu. zamanı farklı boyutlarda algılamak, katmanlamak, süzmek, tıpkı midnight in paris filminde olduğu gibi çok kolay burada. mesela kendi durduğun nokta ile 1800'ler dönemindeki pariste bir işçi pubında yaşanmış olanları bir an için duyumsamak, ya da kendi fiziksel hacminle bulunduğun mekanı dünyanın öbür ucundaki bir yerle birlikte algılamak....bunu anlatmak çok zor. ama bu bakış açısı insana, mesela işiyle ilgili belirsizliğin sıkıntısını unutturmasa bile bu sıkıntıyı kendi sınırlarında hapsettirebiliyor. bu sınırları bahsettiğim gibi çok katmanlı bir hayat yaşayabiliyorsak ya da en olmadı kozmik önemsizliğe vurabiliyorsak çizebiliriz sanırım. bunu yapmayı başarabildiğim tek yer burası oldu. ama çoğu zaman ise hayat hep aynı. elinde bir sandviçle 500 yıllık bir arnavut kaldırımının üzerinde yürüdüğünü hiç umursamadan, tek derdi işine yetişmeye çalışan bir insan oluveriyorsun işte. pek çok ayrıntı olduğu yerde farkedilmeyi ve takdir edilmeyi beklerken yaptığın tek şey sallanan bir kaldırım taşına yanlışlıkla basıverip paçana bulaşan üç beş damlayı temizlemeye çalışırken, aynı zamanda kafanı kaldırıp "gülen biri var mı acaba" diye bakmak, her şey yolundaymış gibi davranmaya çalışmak, yine ve yeniden toplu iğne olduğunu unutup egonla girdiğin savaşa geri dönüvermek işte. biraz bohem, biraz buruk, az şekerli ama tadını asla unutamayacağın bir tecrübe olsa gerek. aşk şehri derler paris için. burası hüzün şehri.
14 entry daha
hesabın var mı? giriş yap