6 entry daha
  • yılbaşı yaklaşıyor ya yine, bir sene daha bitiyor, yepyeni gıcır gıcır bir yıl bekliyor açılmamış paketinde. heyecanlı herkes hani; türlü türlü dilekler, istekler, hayaller, beklentiler sıra sıra dizilecek yeni yılın kapısında, bizim kapılarımızı da ha çaldı ha çalacak umuduyla...

    narlar hazır edilecek sonra; yemek için değil, tat almak için değil, nara narlığını teslim etmek için değil de, o gece saatler sıfırlandığında yere atılıp patlatılmak üzere. ben mi seçtim, yoksa zaten nar olmaktan başka çarem yok muydu bilemedim, ama gittim o nar’lardan biri oldum ben. biri dilekler tuttu en tazesinden, bolluk bereket istedi, içinde bana dair hiçbir şey olmayan dileklerini gerçekleştireyim diye aldı eline beni, kapadı gözlerini, bakmadı yüzüme, düşünmedi bana olacakları, ve bir çırpıda alıp savurdu tüm gücüyle. ne kadar çok parçalanırsam her şey o kadar bol olur diye inandı ya en baştan, bana “peki sen ne isterdin?” diye sormadı. bunun için bu eve geldiğimi bilmiyordum diyemedim, bunun için ellerinin içinde olduğumu bana söylemedin diyemedim, yere yapıştım aniden. canım çok yandı, kan kırmızısı bir su bıraktım etrafıma, içimde sakladığım değerli taşlara benzeyen yüzlerce tanem saçıldı ortaya, kendi tadıma yine ve sadece kendim baktım, açıldım, saçıldım, parçalandım, dağıldım... belki bir leke olarak kaldım terliklerinin üzerinde, belki kapının hemen yanındaki duvarın bir köşesinde, belki ellerini sildiğin peçetenin kenarında.

    madem nar olmak zamanı geldi yeniden, hazır söyleme fırsatı bulmuşken bu şansı kaçırmayayım;

    ben; “yeni yılda tüm dileklerini(zi)n gerçekleşmesi dileğiyle” olaysızca dağıldım.
13 entry daha
hesabın var mı? giriş yap