24 entry daha
  • boğazımdaki düğümün dilsiz sebebi.

    başından beri çözemediğim ne çok şey oldu, bedelleri ne ağır oldu.
    dönüp geriye bakınca, bazılarının içinde bizzat ben bulunduğum halde,
    nasıl o hale geldiğini anlayamadığım ne çok şey var...

    annem mesela, geceleri sıcak evimizin soğuk pervazlarında neye üzülür, neye yanar, neden üşür, anlayamadım...

    babam, gözyaşını alır sarmalayıp saklar, nerelere döker... her su gibi deniz'e kavuşmayı mı umar yoksa? anlayamadım...

    doğmayan kardeşim; beni tek bırakmaya bu kadar mı azmettin?
    alnımdaki 'yalnız' kelimesinin sahibi sen misin? ben o yazının ana dilini hiç anlayamadım...

    10 yılımın izlerini, birer mit gibi gömüp geldiğim şehir, dünyanın en gri havasının hüküm sürdüğü toprak,
    şimdi benden aldıklarını başkalarından da ister misin yoksa doydu mu ruhun tüketmeye; çünkü ben neden bana o kadar zalim davrandığını anlayamadım...

    beynimin içindeki düşmanım, ellerimi ayaklarımı kilitleyen, sol yanımı kasıp kavuran zehir bohçası. neden geldin çöktün en aydınlık günlerime, en umutlu yerlerime. ya ben seni bütün anlayamadıklarımdan daha çok anlayamadım...

    bana yüzyıllar boyu yetecek kadar çok yalan söyleyen, yüzünü yıllardır acıyarak hatırladığım.
    hep mi cüzzamlıydı içindeki insan tortusu? babalarının günahlarını, bebekler ödememeliydi, anlayamadım...

    büyürken izlediğimiz korku filminin başından neden kimsenin bizi kaldırmadığını,
    neden kimsenin "burda çocuklar var, biraz masumiyet" diye haykırmadığını?
    uğur mumcu yu, ahmet taner kışlalı yı, metin göktepe yi, çetin emeç i, bahriye üçok u bizden alan eli, 93 yılının madımak dolaylarında kol gezen namluyu, mavi çarşının simsiyaha büründüğü zamanları kimin koruduğunu anlayamadım...

    çok sevdiğim insanların, benden evvel onları bu kadar üzen gerçeklerine neden biraz olsun iyi gelemediğimi anlayamadım...

    daha "anlayamamak" diye yazacağım çok sözcük var dağarcığımda
    ama hepsi aynı anda, aynı aynadan yansıyor bana.
    ışık gibi kırılmıyor bu yansımalar sanki bir ses, belli belirsiz uzaktan.

    "annelerin ninnilerinden
    spikerin okuduğu habere kadar,
    yürekte, kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı,
    anlamak, sevgilim, o, bir müthiş bahtiyarlık,
    anlamak gideni ve gelmekte olanı…"

    nazım hikmet ran
11 entry daha
hesabın var mı? giriş yap