6 entry daha
  • kıyafetinizin her hangi bir bölümünün yırtık olduğunu sevdiğiniz kızın fark etmesi kadar acıtmaz. sanırım 17 yaşında filandım. bütün cesaretimi toplayarak hoşlandığım kızı bir yerlere davet etmiştim. ilk günün heyecanıyla ikimizde hiç bir şeyin farkına varamamıştık. ikinci görüşmemiz için beni arkadaşlarıyla buluşacağı mekana davet etti. okulda giydiğim kunduram idare ederdi ama okul dışında giydiğim ayakkabımın kenarı yırtıktı. aksi gibi o gün aceleyle giydiğim en temiz pantolonumunda fermuarının bozulacağı tutmuştu. kızın ailesinin ve çevresinin hayvani zengin olması, birlikte gittiğim mekandaki arkadaşlarının hepsinin armatör evladı gibi şıkır şıkır giyinmiş olmaları da cabası. kim bilir dönemin parasıyla bi gömleğe 150 milyon veren tipler bile olabilirdi aralarında. ayakkabı görünmesin diye ayağımı masanın altına saklıyor, yaşadığım stres yüzünden şıpır şıpır terliyordum. lüks sayılabilecek kafeteryada, şimdi şu saatte adını hatırlayamadığım, baş rollerinde seren serengil ve emrah olan zengin kız fakir oğlan temalı sahnelerden birisi gibiydi. tiplerden birisi eski gömleğimi bir diğeri delik ayakkabımı farketmişti. kızın gözü de ara sıra ayakkabıma kayıyordu ama ben utançtan başımı eğdikçe sorun yok der gibi gülümsüyordu. sonunda içlerinden birisi tıpkı o acıtasyon dolu filmlerde olduğu gibi patlak fermuarımı görüp alay konusu etti. bir tek şuh kahkahalar eksikti. gerçi orada yaşanan hiç bir şey garibanlığımın üstünü örtmek için kendimi bohem olarak lanse etmem kadar içimi acıtmamıştı. üç beş densize fakirim ulan! ne olacak? diyememiştim. sonrasında elim ekmek tutmaya başlayınca aç kalmak pahasına yeni elbiseler almaya başladım. resmen takıntı yapmıştım senelerce. maaşı iphone'a yatırmak gibi de değil. yani onun var niye benim yok durumu değil. pahalı olmasa bile delik deşik olmasın, aynı durumu tekrar yaşamayayım tribi. aslında kelimenin tam anlamıyla eziklik psikolojisi ama yine kılıf buluyorum galiba...

    haa kıza gelince, altı sene boyunca süren rüya gibi bir aşk yaşadık. bazı günler buluştuğumuz yerde kıza dondurma ısmarlayıp yol param kalmıyor eve yayan dönüyordum ama yaşadığım her sıkıntıya değerdi. şu kısa ömürümde keşke hiç bitmeseydi dediğim tek güzellikti...
10 entry daha
hesabın var mı? giriş yap