35 entry daha
  • biliyorum, "görsel şölen" ziyadesiyle alelade ve gelişigüzel bir tamlama, ama, gerçekten, bu film hakkında bir şeyler yazmaya başlarken kullanılabilecek daha iyi bir tamlama bilmiyorum.

    hatta "işitsel şölen" tamlaması dahi iliştirilebilir bu paolo sorrentino "güzellik"inin yakasına, adeta bir sanat tarihi müzesi içinde yaptığımız bu iki küsür saatlik doyurucu yolculuk boyunca bize eşlik eden harikulade şarkılar sebebiyle.

    ve geçmişe bakıp bugünün ardında kalan birkaç aya bakıp bu süre zarfında izlediğim filmleri şöyle bir gözümün önüne getiriyorum ve «hayır,» diyorum «böyle bir "muhteşem güzellik" görmeyeli epey olmuş!»

    "la grande bellezza"nın sunduğu görsel hazineye, yakın zamanda izlediğim filmler arasında en güncel rakip richard ayoade'nin "the double"ı olabilir belki. fakat "the double", "la grande bellezza"nın rengahenkliği karşısında sunduğu ağırlıklı olarak turuncu-siyah distopik renkleriyle ancak "takip eden" bir rakip olabilir.

    geçmişte biraz daha ilerlediğim zamansa park chan-wook'un yine 2013'te gösterilen "stoker"ı çıkıyor karşıma. "stoker", görsellik açısından "la grande bellezza"nın karşısında kendinden emin bir edayla dikilebilir fakat konu hikayeye geldiği vakit "stoker"ı "la grande bellezza"yla safi karşılaştırmak dahi bütünüyle abesle iştigal etmek olur.

    --- spoiler ---

    tabii, şunu da unutmamak lazım: "le grande bellezza"nın "hikaye" ile pek bir derdi yok aslında. onun tüm derdi, adının da fikir verdiği gibi, salt "güzellik"le ya da "güzeli bulmak"la ve belki de sadece "güzeli aramak"la ilgili. "güzel" olana ilişkin olan "şey" bir antik dönem heykeli olabilir, jackson pollock-vari bir performans-resim sanatı icrası olabilir, tavanın griliğinde rastlanılan masmavi bir deniz olabilir, yahut onyıllar öncesinde kalmış sevgili bir kadının bedeni de olabilir. mesele, bu "olası" "güzel"lerden doğru olanı "bulmak" değil, "aramak"tır. filmin louis-ferdinand céline'in "voyage au bout de la nuit" adlı eserinden ve dahi kitabın "yolculuk" temalı bir kısmından bir alıntıyla başlaması ve jep gambardella'nın neden artık yazamıyor olduğuna dair bir soruyu «çünkü "muhteşem güzellik"i arıyordum. ama... onu bulamadım.» şeklinde cevaplaması da bu "arayış" fikrini güçlendiriyor.

    --- spoiler ---

    filmden cımbızladığım birkaç yönetmenlik harikasını da buraya teyelleyip sonra kaybolayım:

    uno!
    due!
    tre!
    quattro!
    cinque!
    sei!

    ve elbette...

    sette!
131 entry daha
hesabın var mı? giriş yap