4 entry daha
  • o bürokrat nerde kağıt görse derin derin bakardı. nedense o kağıda imza atması ve herhangi bir yere 'havale etmesi' gerektiğini düşünürdü. kağıt görünce dayanamazdı. cebinde çesitli kalemleri vardı ve rüzgârdan uçan kağıt görse bile otomatik olarak eli kalemine giderdi. 'havale edecek' çünkü.

    (.....) kaç kez torununun ödev kağıdını özenle imzalamış, 'bakanlik makamına' göndermişti de, postaneden zar zor geri almışlardı. lokantada garson önüne peçete kağıdını koyunca mutlu olur, iki tarafını evirip çevirip bakar, sonra garsonu çağırıp talimat verirdi: 'bunu giren evraktan geçirin, sef imzalasın, sonra harç makbuzu ile bana gelecek...' '........?' * bürokratlar kirtasiyeciliği severler. bunun kırtasiyeciliği artık nasırlaşmıştı. nerede, ne zaman bir kağı görse; gözlerini kısar, iç çeker ve kalemini çıkartıp hazırlardı, imza atmak için. sonra kağıdın arkasına önüne iyice bakar, özenle üst tarafa 'ilgili makama' diye yazar, sağ alt köşesini imzalardı. ve karısı bağırırdı: 'yine çocuğun tarih kitabını 'görüş almak üzere' maliye bakanlığı''na mı gönderdin?...' *

    bekir çoşkun'dan.
25 entry daha
hesabın var mı? giriş yap