138 entry daha
  • "çamur at izi kalsın" lafının ciddiye alınması gerektiğinin ispatıdır kendisi efenim. çılgın yaşantısına ilişkin olarak iddia edilenlerin önemli bir çoğu, fransız tipi politik iftira yöntemlerinden birinin sonucudur.

    şöyle ki,

    gutenberg devrimi gerçekleşmiş, matbaa yaygınlaşmış ve gündelik yaşama dahil olmuştur. daha matbaanın ilk emeklemeye başladığı günlerde hayata "merhaba" diyen pornografik yayınlar ise, artık devletlerin yasaklamaya çalışmaktan büyük ölçüde vazgeçtikleri, daha doğrusu yasaklamakla bir yere varamayacaklarını anlayarak bezdikleri, gündelik yaşamın birer unsuru haline gelmiştir.

    o unsurlar ki, avrupa'nın hıristiyan tabularını yıkmaya yardımcı olmuştur... neyse bu başka bir mevzu, biz konumuza dönelim.

    efenim neredeyse tüm kıta avrupa'sında, soyluların cinsel yaşamlarına ilişkin ama hayali ama gerçek broşürler basılıp satılması, bir furya halindedir o dönemde. ancak tüm avrupa'da (ve avrupalı kolonilerin yaşadığı yeni dünya'da) bu broşürler cinsel amaçlı iken, fransa'da iş bambaşka bir boyuttadır. fransa'da libelle adı verilen bu broşürler esasında politik amaçlıdır ve saray çevresinin nasıl kokuşmuş bir hayat yaşadığını insanlara göstermek adına, saraylıların "kokuşmuş" cinsel yaşamlarını tüm detaylarıyla anlattığını iddia eder. gerçekle alakası olanları vardır elbet ama çoğunluğu abartıdan veya iftiradan ibarettir.

    marie antoinette ile ilgili en tanınmış ve belki de kraliçe kızımızın ipini çeken libelle'nin yazarı ise aslenbir fahişe olan kontes de la motte idi. sağlam cinsinden bir düzenbaz olan bu hanım kızımız, marie antoinette'nin adını kullanarak yaptığı büyük dolandırıcılık ortaya çıkınca saraydan kovulmakla kalmamış, bir de hapis cezasına çarptırılmıştır.

    ancak o bir yolunu bulup londra'ya kaçmayı başarır. burası, fransa'da basımı yasak olan libellelerin yazarlarının tercih ettiği yerdir aynı zamanda zira ingiltere pornografik matbu eserleri büyük ölçüde serbest bırakmıştır.

    neyse efenim, bu kontes hanım marie antoinette'den intikam almak için oturur ve kraliçeyle yaşadığı lezbiyen aşkın detaylarını anlatan bir libelle yazar. (oysa, kendisi kraliçeye hiçbir zaman yaklaşamamıştır, nerede kaldı sevgili olmak!)

    sonra kraliçe hakkındaki libelle'ler alır başını gider. marie bazen fahişe, bazen babasıyla bile sevişmek isteyen azgın bir nimfomanyak, bazen olmadık cinsel fantezilerini zorla uygulayan bir sapkın... olur yazılanlarda. giyotine gitmesi için vesile olan ise, oğlunu yatağına aldığı ve ilişkiye girdiğine ilişkin son libelle olmuştur. marie antoinette mahkemede kendisine yöneltilen ensest suçlamalarıyla ilgili konuşmayı reddetmiş "hiçbir annenin oğluna böyle bir şeyi yapamayacağını herkesin kabul edeceğini beklediğini" bildirmiştir. sonuç olarak, ertesi gün idam edilmiştir.

    sonuç olarak, ben bütün bunları neden anlatıyorum? bak sene olmuş bilmemkaç, aradan neredeyse 300 sene geçmiş, biz hala marie'nin gerçekten zevkusefa düşkünü bir kendini bilmez mi, yoksa sadece çalkantılı bir dönemin talihsiz bir dedikodu kurbanı mı olduğunu bilemiyoruz. demek ki yalanla gerçeğin arasındaki sınır o kadar da belirgin değil, demek ki her hareketimizin tarihe bir çizik attığını bilerek davranmamız gerekiyor.

    ya, işte böyle sözlük...
91 entry daha
hesabın var mı? giriş yap