137 entry daha
  • tuba anneyle görüştükten sonra başka bir iş görüşmem vardı, o nedenle biraz gecikmeli yazıyorum.

    hissettiklerim; sevinç, hüzün, umut, keder, şok, öfke, iğrenme... oldukça güçlü ve dirayetli bir adam olmama rağmen, şu an bir antidepresan almayı düşünüyorum. nereden başlayayım yazmaya?

    sabah 137 bin lira olan meblağ, akşam 18.00 itibarıyla 150 bine ulaştı. açıklamalar kısmının büyük bölümünde ekşi sözlük yazıyor. kişisel yorumumu, duygumu anlatacak kelime veya cümle bulamadım. şu an sözlüğün açık olduğu monitörü öpeceğim.

    anne iyi. stantta yapılan satışlardan 200 tl geldiği için sevinçli, hesaba 200 lira daha aktaracak olmanın mutluluğunu yaşıyor.

    bağış miktarlarını görebiliyor anne. 3,5 lira bağış yapan varmış. bildiğiniz, 3 tane madeni 1 liralık, bir tane de madeni 50 kuruşun toplamından oluşan 3,5 tl... o 3,5 lirayı hesaba yatırmak için bankada sıra bekleyecek kadar kocaman yürekli, insanı hüngür hüngür ağlatacak kadar "insan" insanlar varmış bu memlekette.

    ama başka insanlar da varmış. mide bulandıracak kadar iğrençleşebilen, içlerindeki pisliği ortalığa kusabilecek kadar kararmış yürekleriyle korkunç bir yaratık gibi ortada dolaşan insanlar...

    çok başka şeyler yazacaktım burada ama (bkz: #46045870) (edit: evet, entry'nin içeriği bütünüyle değiştirilmiş. değiştirilmeden önceki hali için burayı tıklayın) şu entry'i gördükten sonra, ilk olarak tuvalete gidip kustum (şaka veya ironi değil. ciddiyim. oturuduğum yerde öğürmeye başladım ve giderek arttığını fark edince tuvalete koştum, istifra ettim), kafamda çok şey silindi...

    öncelikle tolga bey denen adama ben herhangi bir şekilde özel mesaj atmış değilim. o mesajı bir arkadaş yolladı.

    daha önce de soran oldu; neden 498 bin değil de tam 500 bin? bunun nedenini öğrenmeniz için bile, allah sizi evladınızla sınamasın! siz, bizzat kendiniz sürüm sürüm sürünün ama evladınıza halel gelmesin. ajite etmemek için çok detaya girmeden, durumun aciliyetini anlatıp yasal dayanağını göstermeyi yeterli buldum baştan. ama anlaşılan o ki, yetmemiş. tamam, biraz daha başa saralım o halde süreci. tuba anne de beni hoşgörsün artık bunları yazmak zorunda kalacağım için. başka şansım yoktu tuba, kusura bakma...

    bu hastalık birden bire çıkmadı ortaya eymen'de. en başta da belirttiğim gibi doğuştan gelen bir hastalık. bu bebek şu an 1,5 yaşında. aile 1,5 yıldır bebeğin tedavisi için oradan oraya koşturup satılabilecek her şeylerini satarak, kimseye avuç açmadan, kimseden bir şey istemeden uğraştılar buraya kadar. anne de baba da çok ama çok gururlu insanlar. bu tedavi süreci boyunca öyle insanlık dışı şeyler yaşandı ki, eymen'in artık türkiye'de tedavi edilme şansı kalmadı. neler yaşandığını şimdi değil ama en az iki ay sonra yine bu sözlükte çok detaylı okuyacaksınız. yurt dışındaki o hastane ve o doktordan başka seçenek kalmadı. sadece oradaki tedavi masrafı için kılçıksız, geri kalan her türlü tedavi gideri hariç, 360 bin tl maliyet çıktı. ailenin bunu verme durumu olmadığı için, yolun sonuna gelindiği hissedildi. ailenin yakınları, yardım kampanyası fikrini gündeme getirdi hemen. anne de baba da kabul etmedi. ancak bu durumda eymen'i kaybedilecekti. anne zar zor ikna olur gibi oldu, ancak babanın tavrı değişmedi. özel detayı geçiyorum burada, baba çooook güç bela ikna edildi ve yardım kampanyası başlatıldı.

    önce silivri kaymakamlığı'na gidildi, durum anlatıldı. dilerim hiç kimse böyle bir şey yaşamaz (tolga bey hariç), karşılaşırsanız öğrenirsiniz. devlet, "çocuğum hasta ve bana 360 bin lira lazım" dendiğinde, "hay hay, hemen banka hesabı açın" demiyor. önce sağlık raporları, hastane raporları isteniyor, ardından hastanenin sizden talep ettiği 360 bin liranın belgesi isteniyor. tüm bunlar belgelendikten sonra, devlet konuyla ilgili bir inceleme yapıyor ve beyanların doğru olduğu görüldükten sonra kampanya izni veriyor.

    peki neden 500 bin? dedim ya, kılçıksız masraf 360 bin lira. tabi buna kalp pilinden tutun da diğer ilacı falan dahil değil. kaymakam ve/ya vali, bunu da hesaba katarak rakamı daha yükseğe çekiyor. siz o banka hesabından madeni 1 lira bile çekemiyorsunuz. kuruşuna dokunamıyorsunuz. tedaviyi yapacak hastane, fatura detayıyla birlikte devlete yazı gönderiyor, o fatura karşılığındaki para hastaneye ödeniyor. daha sonra kalp pili, özel bir ilaç vs gibi bir şey gerekirse, yine aynı yöntemle bankadan tahsil ediliyor. ihtiyaç fazlası para kalması durumunda devlet, bu paranın hazineye aktarılacağını söylüyor. "e ama ihtiyaç sahibi başka aileler, başka çocuklar var???? insanlar bu parayı hazineye gitsin diye vermiyor ki????" dediğinizde.... yok, bunu söylemeyeceğim. ne cevap verildiğini merak eden, valinin karşısına çıksın ve direkt sorsun. özellikle tolga bey!

    tuba anne az önce bana hastanenin 360 bin liralık faturasını mail yoluyla gönderdi. o faturayı yayınlamayacağım! ne burada ne başka bir yerde, o faturayı hiçbir yerde yayınlamayacağım! ve tolga bey, sakın ama sakın, sakın ola ki delikli 5 kuruş dahi göndermeye kalkma! yeni baba olmuş ve bu sevinci sözlükte paylaşan bir adama mesaj atıp "o kadar sevinme. bunun ölümü var kalımı var" diyecek kadar pis yürekli bir adamın 5 kuruşu dahi geçmesin eymen'e!

    normalde cevap olarak "yiycem ulan o parayı" şeklinde ve devamında sinkaflı bir mesaj atardım ben böylesi bir durumda ama eymen'e ve ailesine karşı sorumluluklarım olduğu ve kampanyayı sözlükte ben açtığım için, uzun uzun anlatmak durumunda kaldım.

    haaa, aklıma gelmişken şunu da söyleyeyim: bu toplanan para içinde anne ve babanın yurt dışı masrafları; biletinden konaklamasına, hiçbir şey yok! aile, yol parası, yeme içme vb gibi masrafları kendi imkanlarıyla halledecek. tanıdıklar vasıtasıyla orada bir aile buldular, onlarda kalacaklar.

    iki gün boyunca entry girişinin çok önemli olduğunu ve sebebini çarşamba gecesi yazacağımı duyurmuştum. tam yeri gelmişken onu da açıklayayım. isminin belirtilmesini istemeyen bir arkadaş, bir televizyon kanalının çok izlenen bir gündüz kuşağı programıyla görüşüyordu. sözlükte kampanyaya olan ilgi, bu arkadaşın elini güçlendirdi bir parça. kanal kabul etti gibi bir şey. kanalın, programın ve sunucunun adını vermeyeceğim. eğer reytingi yüksek olan o programa çıkılırsa, eymen için gereken paranın 2 saatte toplanması işten bile değil...di! eğer aile programı kabul etseydi. baba, daha en başında kestirip attı: olmaz! anne bir süre muallakta kaldıysa da, bugünkü sohbetimiz sırasında kesin bir dille o da istemedi böyle bir şeyi. annenin istememesinin birkaç nedeni vardı ama birini özellikle yazmak istiyorum. aynen şunu söyledi: "ben çocuğumun, o kadın kendini aklasın diye sömürülmesine göz yumamam. o parayı tamamlamak için bütün organlarımı satarım, çocuğumu da güvendiğim birine emanet ederim, ama çocuğumun sömürülmesine müsade edemem!"

    bağışla beni tuba, bu kadar mide bulandıran insanları gördükten sonra bazı şeyleri anlatmak kaçınılmaz oldu.

    bir de iş bankası'nın, bağış hesabına yapılan yardımlardan kestiği ücret var. bu konuyla ilgili ayrıca yazacağım. artık ellerim iyice titremeye başladı ve yazamıyorum. biraz kendime gelip toparlandıktan sonra o konuya da değineceğim.

    sözlük yöneticilerinden özel ricam: başlık özel bir konu olduğu için zaten format falan aranmıyor biliyorum, bunun için de sağ olun ama bu entry'i anlayışla karşılayacağını umuyorum. teşekkür ederim.
346 entry daha
hesabın var mı? giriş yap