30 entry daha
  • yaklaşık 1 hafta önce bitirdiğim bir ''peyami safa klasiği'',bir bunalım ''resitali''.

    kitab hakkında ki değerlendirmelerime geçmeden önce peyami safanın karakterine değinmek istiyorum.bu muazzam adamın,bu bilgi küpünün,bu ''adamı kelimelerle döven'' ifade biçimine değinmek istiyorum.

    roman okumayı çok seven biri değilim.genel olarak roman türüne karşı bir sempatim olsa dahi - ki defalarca severek okuduğum bir çok romanda vardır- diğer yazı türlerine göre yazılması daha kolay olduğu için romanın - özellikle türk romancılığının - kalitesinin düşürüldüğü düşüncesindeyim.çünkü piyasa da hali hazırda olan kitapların çoğunu şöyle bir karıştırdığım zaman genellikle kaliteden ziyade popülarite arayışı görüyorum.seçilen konular basit,bu konuların işlenmesi basitten de basit,karakterler gerçekçi değil,olay örgüsü mantık hataları barındırıyor ve kitaplar içinden bilgi ve fikir fışkıran bir yapıdan fersah fersah uzaklar.genel olarak türkiyenin kültür ve sanat alanında ki iflasının bir tezahüründen öte değiller.

    ancak peyami safanın romanları belki de şu an piyasa da en çok satanlar arasında dolaşan bir çok kitabı cebinden çıkaracak kadar üst seviye romanlar olmasına karşın ne popülerler ne de edebiyat dünyamız tarafından hakkı verilmiş,gereken saygıyı görmüş vaziyetteler.ben bunda birazda siyasal/ideolojik bir düşünüş biçiminin edebiyata etkisini görüyorum.sağ cenahtan bir adamı göz ardı etmenin haksız feveranlarını izliyorum.

    bu kadar büyük bir romancı - bana göre en iyi türk romancı - olmasına rağmen peyami safanın kitaplarına yapılan bu haksızlığı anlamak mümkün değil.şu sözlükte bile bunca peyami safa romanına karşın kalitesi son derece düşük olan bir düzine romanın başlığının olması ve bu romanlar hakkında girilen entry sayısının peyami safa romanlarıyla mukayese edilemeyecek kadar çok olması inanın edebiyat anlayışlarını mahkemeye verdirtecek cinsten.sanatsal yeterlilik savcılığı gibi bir makamın kurulmasını talep edecek cinsten sinir bozucu.neyse biz milletmizde ki sanat zevksizliklerini bırakalım peyami safanın romanlarına geri dönelim.

    peyami safanın romancılığı karakterleri psikolojik ve fikirsel bazda tamamiyle ''çıplak'' göstermesi bakımından ziyadesiyle olağanüstü.sadece bu kadar mükemmel bir biçimde dahi bir kaleminin olması peyami safayı türk edebiyatı içerisinde yüksek bir noktaya çıkarıyor.bunun yanında cümle aralarına yerleştirdiği muazzam bilgi taneleri insanı hayrete sürüklüyor.matmazel noraliyanın koltuğu da bu konuda bir istisna değil.gelelim romanımıza:

    4. senesinde tıp fakültesinden ayrılıp felsefeye geçen bir ''bunalımlı'' şahıs olan feritin dünyası oldukça karmaşık.olay örgüsüne bakmadan geçersek hadiseleri ruhsal bunalımlar,sinir krizleri ve bana panik ataklar gibi gelen nöbetler ile hayatı sarılmış,kuşatılmış vaziyette.mantığı en son zeresine kadar ''sömürerek'' kullanan ferit hayat karşısında kayıtsızdır ama bir o kadar da çaresizdir.bunalımdadır ama kendini bunalımlı gibi görmeye yanaşmaz ve kitabın en başından beri insanı gıcık edecek vasıflara sahip olan babasının ''istihza'' mirasına körü körüne sahip çıkar ama bu düşünüş tarzı da onu tatmin etmez.arayış içindedir.hayat konusunda,yaşam mevzusunda,hakikate ulaşma istikametinde ilerler.ne bulacağının merakı içerisinde koşar durur.

    peyami safa,feridin hayata bakış açısının değişmesiyle davranışlarının da değişmesini çok güzel bir şekilde tasvir eder.daha önceden cinsel bir meta,yatakta kullanılması gereken bir ''et'' olarak gördüğü ''selma''yla evlenmek aklının ucundan bile geçmezken en sonunda ona aşık olur ve onsuzluğu hayal edemez,kalbi sıkışır.hem feridin hemde selmanın tereddütleri ve diğer karakterlerin davranışları ise bize 40larda yazılmış bir romandan ziyade günümüzü anlatan bir eseri çağrıştırır.çünkü o karakterler hala vardır.aynı tereddütler,aynı çelişkiler,aynı kararsızlıklar ve aynı bunalımlar hala yaşanmaktadır.çözüme,çareye allah'ı koyan peyami safa kitabın başında islama savaş açacak raddeye gelmiş(namaz veya swingten biri gitmeli der ferid teyzesinin zulmünü duyunca) olan feridin yavaş yavaş imana gelişini ve huzura erişini anlatır.bu noktada ki en ironik konulardan biride ferid-selma üzerinden yaşanan kadın/erkek çatışması/birlikteliğidir.ferid başta sadece cinsel güdülerle hareket eden bir ''hayvanken''(ki kendini daha sonra öyle tanımlar) selma ruh peşindedir.daha sonra ise roller değişir,selma ''et parçası'' olmayı kabul ederken ferit ''ruh'' istediğini söyler.roller değişmiş olmasına rağmen sonuş değişmez,ilk seferinde kaçan selma ikincisinde de kaçar.ferdin olaya anlam veremeyişi ise ayrı bir düşünce konusudur.

    politik fikirlerin çatışmasını kadın/erkek çatışmasıyla beraber verirken peyami safa ortaya her zaman bir varoluşsal bakış açısı koyar.kimim ben?varlığımın sebebi ne?ferid bunalımlarla,çatışmalarla beraber ilerlerken hedefine doğru karşılaştığı metafiziksel hadiseler feridin pozitivist/materyalist bakış açısını zorlar ve en sonunda hakikatin maddesel fikirler ve evrensel kaidelerle çözülemeyeceği gerçeğine teslim olur.(teslim/teslimiyet/selam/selamet/islam/islamiyet)

    betimlemeleri sarsıcı,çıkarımları gerçekçidir ancak ikinci bölüm içerdiği uzun ve ağır felsefi metinler sebebiyle ilk bölümün tadını vermez.buna karşın oluşturulan karakterler hele ki feridin ''istihzacı'' babası ile ''hedonist'' annesi bugünkü türk toplumunda sayısı son derece yüksek bir miktarda bulunmaktadır.tasvir ettiği gençliğin ise özünde hiç bir şey değişmemiş ahlaksızlık/çürümüşlük istanbul merkezli olarak alabildiğine yayılmış ve bütün bir ülkeyi manevi bir işgal altına almıştır.peyami safanın işaret ettiği ve her romanında vurguladığı iki temel nokta olan allah/yaratıcı ile maneviyat/ahlak mevzusu tasvir ettiği şekilde toplumumuzda bulunmaktadır.

    peki hem allahsızlıktan hemde ahlaksızlıktan nasıl çıkacağız?peyami safanın feride gösterdiği yolu aramaya koyulacak kaç kişi var şu güzelim memlekette?şüphesiz üstadın eserleri bugün bile okunup o günlerden bugünlere,ahlaki açıdan geldiğimiz noktayı etüt etmek için okunabilecek en az sanatsal niteliği kadar güçlü bir psikolojik/sosyolojik derinliğe sahip eserlerin okunmasını yaygınlaştırarak.bu da zor gözüküyor.çok zor.
72 entry daha
hesabın var mı? giriş yap