9 entry daha
  • "didem madak sempozyumu'nun programı belli oldu. bunu haber yapıp duyurmak isteyen bir media mensubunun "neden didem madak?" sorusuna şöyle şahsi bir yanıt verdim:
    didem madak, şiir ile kadının pek nadir beraberliğinin gerçekten de en güzel emsallerinden biri. onu okumak, kadının, şairin, hatta insanın hallerine, deneyimlerine farklı bir perspektiften bakmayı öğretiyor ve dahası didem madak bunu zarif bir humor eşliğinde yapıyor. "şahit yazarlar diye korkmadan izledim kavgayı, ben doğuştan şahidim." derken ya da "ey beni dili kesik bir korku filmine esas kız yapan hayat! bak küfrün sokaklarında lambalar yandı. ben sesleri birbirine uyduğu için yalnızca perşembeleri endişelenen bir şair değilim, bilesin ki devamlı endişeliyim" derken ya da hastalığının ağırlaştığı bir dönemde "ciğerlerimin filmini çektiler, ciğerlerim artiz oldu icabında" diye yazarken humor ve ironi dolu. meydan okuyor o, evet, ama bu hiç de kederin, kızgınlığın, nefretin kasvetli karanlığından çıkan bir sesle değil; bilakis haklı öfkenin, değiştirme umudunun, neşenin ve dostluğun parlamalarından çıkan bir tonda. renkli bir şair didem. bunu sadece onun canlılığını, cıvıl cıvıllığını ifade etmek için söylemiyorum. belki de rengarenkli bir şair demeliyim. hemen hemen her şiirine bir ya da bir kaç renk koymuş; okurken onun sizi belli renkte bir atmosfere çektiğini hissediyorsunuz. bir sürü örnek bulursunuz, benim bulduğum gibi. mesela "pembe bir merhemle doğardı günler" ya da "...rengarenk çaputlar bağladım yıllarca dallarıma. mavi, mor, kırmızı ve yeşil,...başka bir şey istemem artık beyazlaşan üç beş tel saçıma, hesabımı tam vermekten başka." derken olduğu gibi. onunla tanışmadım ama çok iyi arkadaş oldum; ortak deneyimimiz çoktu: "ne zaman yazmaktan kaçsam banyoyu kireç çözücüye buluyordum" ben de. onun şiirlerindeki duruluk, cesaret, samimiyet sizi hemen yanına davet ediyor, beni de davet etti omuzuna omuz vermeye..."
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap