17 entry daha
  • bir defasında iş yerimize gaziantepli bir patron 4-5 tepsi yollamıştı. böyle büyük, alüminyum tepsiler içinde... allah'ım, o nasıl bir lezzet... böyle elinde tutuyorsun, eline şerbeti akmıyor ama ağza alınca şerbet hamuru lokuma çeviriyor, ağızda dağılıyor. cevizlisi ayrı şahane, fıstıklısı orgazmik... yarım kilodan fazla yediğime eminim. millet 'oha artık oha' diye bakmasaydı, bir kilo da yiyecektim aslında... hep o eti form yiyen 100 kiloluk kadınların 'nasıl yiyosun ya bu kadar yaaa' demesinden, sosyal baskıya boyun eğdim.

    o gün bugündür, (bkz: karaköy güllüoğlu)'na, sadece koçak baklavanın damağımda yarattığı o muazzam tadı bir kaç saniye de olsa unutmak için gidiyorum.
205 entry daha
hesabın var mı? giriş yap