31 entry daha
  • "i never told anyone, but i've always thought they were lighthouses. billions of lighthouses, stuck at the far end of the sky... because one day, i'm going to befriend one of them..."

    8 bitte anlatılan olağanüstü bir aşk hikayesi. varsın piyasayı tekelinde tutan dev oyun yapımcıları milyon dolarlar harcayıp, yüzbin çekirdekli işlemci ve milyar terabaytlık bellek gerektiren devasa oyunlar üretsin. hiçbiri to the moon sıcaklığında, samimi ve bizden değiller, olamayacaklar da...

    oynanabilirlik kritlerleri kısıtlı, zaten oyundan ziyade sayfalarını çevirdiğiniz görsel bir roman bu... aslında görselliği de oldukça kısıtlı; 20 yıl öncesinin grafik kalitesi ile ilerliyorsunuz, ama oyundaki masumiyeti o kadar güzel tasvir ediyor ki bu sadelik... diğer yandan piyasadaki oyunlarda hiç olmayan veya çok az rastlanan mükemmellikte bir hikaye, geçmişe yapılan hüzünlü bir yolculuk ve bu yolculuğa her anında eşlik eden harikulade bir müzik. to the moon bir oyundan ziyade, içinde yaşamayı vaat ediyor sizlere... bitirdiğinizde yüzünüzde hüzünlü bir gülümseme, günler aylar sonra hatırladığınızda belleğinizde hoş bir anı vaadediyor. ve dünyadaki asıl güzelliklerin aslında pek farketmediğiniz, ama sizleri çepeçevre saran o sadelikler içinde saklı olduğunu yüzünüze vuruyor bu sanat eseri.

    to the moon zombi ve uzaylı yaratık avcısı genç kuşağa pek hitap etmeyebilir. oyunun türü için adventure tanımlaması yapılabilir, fakat oyunda neredeyse hiç bilmece yok gibi. pek çok kişinin de belirttiği gibi, bu bir visual novel. tıpkı brothers a tale of two sons gibi, tıpkı dear esther gibi.... alın ve bu güzellikleri yaşayın.
123 entry daha
hesabın var mı? giriş yap