32 entry daha
  • oyunlarda hikaye ve karakterler benim için geri kalan tüm özelliklerden daha ön plandadır. grim fandango'yu, monkey island'ı hala en sevdiğim oyunlar içinde sayar, morrowind'i skyrim'e tercih ederim. grafiklereyse asgari ehemmiyet veririm. çünkü görüntünün gerçekçiliğiyle atmosfer yaratma yeteneği arasında zannedildiği kadar bir bağ olmadığını düşünürüm. bazen ilkokul resim dersinde bir çocuğun çizdiği karakterlerin doğru bağlama oturtulmasıyla oluşan bir işin yarattığı etki hiperrealist bir görselliğe sahip bir eserden çok daha fazla olabilir. zaten pokemon'u bıkmadan senelerce oynamış nesiliz. böyle düşünmekten ve hissetmekten başka türlüsü garip olurdu.

    bu oyun adeta bu beğeni sistemini kişiliğine oturtmuş insanlara kutsal bir hazine olarak yaratılmış. senaryosunda hüzün için de, mutluluk için de, zekaya duyulan hayranlık için de, mizah için de, ayrıntıcılık için de, merak tetiklenmesi için de sayısız mükemmel anlatı biçimi var. basit görüntülerine sakladığı ve kişinin hayal gücüyle süslediği sayısız flow yaşatan sahne var. video oyunlarının hem görsel sanatlara, hem müziğe, hem de edebiyata içkin, bağlantı kurma özgürlüğüyle bu sentez olma özelliğinden kaynaklanan müthiş bir potansiyele sahip ifade alanlarına dönüşmesinin harika bir örneği to the moon.

    ne yalan söyleyeyim. gözlerim yaşlı bitirdim hikayeyi. finalden önce de hikaye içinde yükselen birkaç yerde göz yaşı döktüm. insan ruhunu sarmalayıp, 16-bitlik bir dünyadaki karakterlere yaklaştırıp benzersiz bir hünerle iç ısıtmaya muvaffak olmuş bir oyun.

    hakkında daha spesifik noktalara değinerek uzun uzun yazmak isterdim ama henüz etkisi altındayken bir süre sakince tadını çıkarmak istiyorum. güzel ve naif duyguları okşayan bir şeyler var.

    --- spoiler ---

    http://www.youtube.com/watch?v=cdux5cnfpik
    --- spoiler ---
122 entry daha
hesabın var mı? giriş yap