11 entry daha
  • "erkekler orospu sever, onlara aşık olur." klişesini başarılı şekilde anlatabilmiş filmdir.

    --- spoiler ---

    leila, erkeklerle sadece yatıp kalkan, oynaşan, daha önce hiç aşık olmamış, ilişki yaşamamış, arayış içinde olupta ne aradığını bilmeyen güzel bir kızdır. bir gün partinin birinde yatılacak erkek ararken david adlı yakışıklı fakat iğrenç bıyıklı oğlanla tanışır. aralarındaki ilişki kaçan kovalayan, sevgiliyi başka erkeklere yavşayarak kıskandırma taktikleri, kıskançlık krizleri gibi her toplumda görülebilecek evrensel davranış biçimleriyle devam eder. birbirlerini tanımadan, bilmeden, sevmeden, aşık olmadan önce iyi birer yatak arkadaşı olmuşlardır. birçok yazar arkadaşımızın "konulu porno filmi" yorumu yapmaları bundandır. ve tabi ki bitmek tükenmek bilmeyen yatak sahnelerinin, bana göre duygusallıktan uzak salt porno vari görüntülerle çekilmiş olmasıdır bu yorumlara yol açan.

    gel zaman git zaman ilk kez erkeğin dile getirdiği "beni terketmeyeceğine söz ver." korkusu kız tarafından onaylanır ve kız terketmeyeceğini söyler. fakat bu söylenen ilk yalandır. erkeğin teslimiyet ve aidiyet duygusu kızı korkutmuştur. hemen hemen her ilişkide hissedilmek istenen bu masum teslim olma, kendini bırakma dürtüsü ıssız adam'daki gibi ilişkinin seyrini değiştirir. kız, oğlanı terkeder. ve terkederken içsesiyle mırıldandığı cümleler, aşkı, ilişkiyi masal gibi değil de aslında nasıl yaşanması gerektiğine dair bilememenin sorgu cümleleridir. işte film hakkında bu kadar uzun yazmamın nedeni de bu cümlelerdir. kızın içsesi şöyle der:

    -bir kadın bir erkeği nasıl sever? benden onu asla terketmememi istedi. bu tutamayacağım bir sözdü. onu nasıl seveceğimi bilmiyordum. yapmasını bildiğim tek şey s....mekti. ama s...mek yetmiyor işte. yetmiyor.

    yatak dışında, bedensel olanın arzulanmasının dışında hiçbir paylaşımın olmadığı bir ilişkiye nasıl bağlanabilr insan? kendini sevmeden bir başkasını nasıl sevebilir? nasıl ait hissedebilir? kızın odak noktası kendisiyken, bir erkek hayatının merkezinde olmak istiyor ilk kez. her zaman yanında olmasını. kalbiyle düşünmesini. güvenini ve sadakatini istiyor.

    bence bu cümleler, "herkes sevilmek istiyor madem, herkes neden yalnız?" sorusunun da güzel bir cevabı. çünkü birini nasıl seveceğimizi bilmiyoruz, nasıl mutlu olacağımızı da. sevgilinin, "beni nasıl seviyorsun?" sorusuna verebileceği bir cevap yok. sadece anlık tutkuları, heyecanları, fikirleri yaşama hevesi var. sevebilme yeteneğini geliştirme derdinde değiliz.

    kız pişman olup oğlana geri döndüğünde, oğlanın çoktan eski sevgilisine döndüğünü ve artık onu istemediğini anlar, yıkılır, hemen biriyle yatıp öfkesini dindirmeye çalışır fakat nafiledir. biri senin varlığını reddettiğinde "çivi çiviyi söker" hesabı tutmaz işte. içindeki boşluğu doldurmaz. bir ara boşanmak üzere olan anne ve babasının hayatlarını sorgularken bulur kendini kız. "yalnızlığımızın neresindeyiz? ha bir kere vermişsin, ha 20 yıl... sonunda yalnızsın işte." ve yine klasik bir kabullenme duygusu gelir ardından. yalnızlığı kabullenme. ve tam bu kabullenme gerçekleştiğinde bu sefer oğlan kızın peşinde koşar. ve filmin sonunda erkek, kızın duymak isteyeceği yalan cümleyi söyleyecektir.

    - seni bırakmayacağım.

    ve kızın içses şöyle fısıldar.

    - çıplak kalana kadar beklemek gerek. çıplak biriyle beklemek gerek. sonra, biraz daha beklemek gerek.
    --- spoiler ---
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap