58 entry daha
  • dizi, yakın gelecekte geliştirilmesi muhtemel, yapay zekaya/bilince sahip makineler üzerine ahlaki/etik sorular soruyor. bizi makinelerden ayıran, insan yapan özellikler nelerdir ve bunlar eğer yapay olarak geliştirilebilirse, yani makineler insani özelliklere, duygu/bilinç düzeyine sahip olursa, bu durumda makineler (syntheticler) özgür iradeye sahip bireyler olarak bazı temel haklara da sahip olmalı mıdır? yoksa ölümlü olmadıkları için yaşam üzerine iddiaları hükümsüz müdür? özgür irade nedir, insanlık/humanity nasıl tanımlanır? vs.

    dizi, bu ve benzeri soruları, synthlerle insanları farklı durumlara/ilişkilere sokarak biraz da provokatif olarak soruyor. senaryo temel olarak bu sorular çerçevesinde tasarlanan diyaloglar/sahneler üzerine inşa edilmiş. dolayısıyla bu temel sahne/diyaloglar arasında geçiş kurarken hikayenin inandırıcılığı azalıyor. ancak bu durum, soruların meşruiyetini azaltmıyor.

    bana enteresan gelen başka bir nokta var. insanların, makinelerle kurduğu ilişkilerde özden çok, yani makinenin bilnçli/duygusal olmasından daha ziyade makinelerin formu etkili oluyor. polis abimizin karısı, kaslı yakışıklı bir synth'e bağlanıyor. mia, henüz bilinç kazanmamış basit bir makine iken aileden biri olarak kabul görüyor. ihtiyar millican, synth'i oğlu gibi görüp ondan ayrılamıyor vs.

    şimdi asıl mesele bilinçten daha çok formla alakalı yani. synthler insan formunda ve hatta "ideal/güzel insan" formunda tasarlanmayıp metalik bir bünyeye sahip olsalardı, insanların makinelerle ilişkisinin muhtevası değişir miydi? ve hatta yapay zekaya, bilince sahip synthlerimiz dahi böyle sempatik-güzel olarak resmedilmeyip bambaşka bir forma, kendilerinin makine olduğu ilk bakışta anlaşılabilecek bir görünüme sahip olsalardı, bu ahlaki/etik tartışmasının altyapısı bu derece güçlü doldurulabilir miydi?

    güzel dizi işte.
70 entry daha
hesabın var mı? giriş yap