18 entry daha
  • film, cumartesi gününden beri kafamın içinde dönüp duruyor, durup dönüyor, ve ben tam olarak nasıl anlatacağımı bilemiyorum hâlâ. ama deneyeceğim...

    --- spoiler değil, ama bundan sonrasını izleyince okuyun. amaç; bunu okumanız değil çünkü, bu filmi izlemeniz ---

    nam-ı diğer lobster, bir sahnede şöyle der;

    "insanın hissetmediği hâlde hissediyor gibi davranması, hissettiği hâlde hissetmiyor gibi davranmasından daha zor"

    otel'deki düzen, hissetmediği halde hissediyor gibi davranmaya çalışan lobster'ı anlatır. hayat, gerçekten zordur. orman'daki düzen, hissettiği halde hissetmiyor gibi davranmaya çalışan lobster'ı anlatır. hayat, gerçekten (yine) zordur. hissedilmeyenler ve hissedilenler arasında gidip gelen değişkenler dışında, her iki tarafın da değiştirilemez katı kuralları, akıl almaz uygulamaları, diğer düzene karşı savaşırken kendisine karşı da faşist olmayı elden bırakmayan bir yapısı vardır. anlayacağımız, hayat - her iki şekilde de - zordur.

    ancak, film bize adeta şöyle der; "üzgünüm (hiç sanmıyorum), ama elimizdekiler bundan ibaret". işte bunun farkına vardığımız anda, tam da o anda, otel'i ve orman'ı geride bırakıp, bizzat içinde yaşadığımız düzene takılıp kalır gözümüz. çünkü burada da, seçimlerimiz ve kıyaslarımız; kolay'ların içinden değil, zor'ların arasından yapılır (zoru başarırız, imkansız biraz zamanımızı alır). ve her zaman daha zor'u vardır.

    filmin sonu da, yine bu sebeple, izleyicinin zor'una bırakılır. hangimizin yazdığı son, daha zor'du acaba?

    https://www.youtube.com/watch?v=8xnax0u03ew
535 entry daha
hesabın var mı? giriş yap