5 entry daha
  • son yıllarda izlediğim en mükemmel şeylerden biri. anders thomas jensen yönetmenliğe döndü ama ne güzel döndü. bir insanın tüm hikayeleri mi bu kadar özgün, samimi ve düşle duyguların kaynaştığı bilinç ötesinden beslenen yaratılarla kurulmuş olur?

    film aynı anda grotesk ve zarif olmayı başarabilen bir estetiğe sahip. hikaye absürt ile bedenlenip kasvetli, mat tonlarda bir gerçek ile yansıyor. karakterler tüm karikatür nitelikleriyle kolektif bir içtenlik, hikaye evrenine aşinalaşma algısı inşa ediyor. anormalin, deformasyonun dili tüm doğallığıyla diyaloglara akıyor ve kendine her cümleyle biraz daha inandırıyor, bağlıyor.

    cidden her yönüyle bu kadar güçlü bir esere tanıklık etmeyeli uzun zaman geçmiş gibi hissediyorum. yaratıcılıkla ince ince işlenmiş bir psikolojik serüvendi. özgürce ışıldayan havailiğin karnavalına konuk olurken bir yandan dogmanın ağırlığını hissetmek, çarpık mizah ile edepsizleşirken dramatik anlayışla duygusallaşmak, anlatıyı meydana getiren zeka ile büyülenirken hayvanın tozun gübrenin tasvirinde kirlenmek mümkün.

    bir baykuş oluyorsunuz, bir köpek. bir boğa oluyorsunuz, bir tavuk; sonra da bir fare.

    mads mikkelsen tüm jensen filmlerinde olduğu gibi kusursuz oynamış. diğer oyunculuklar da son derece etkileyiciydi.
13 entry daha
hesabın var mı? giriş yap