45 entry daha
  • konusu ilgimi çektiği için izlediğim ve beğendiğim film.

    --- spoiler ---

    iyi kurgulanmış ve kara mizahla bezenmiş etkileyici bir distopya. bekarlığın sonu hayvana dönüşmektir. hayat çift olmaktır. sokaklarda tek dolaşmak bile aşağılayıcı bir durum. tek başına yapılan her iş yasak, mastürbasyon bile... mastürbasyon yaptığı tespit edilen adamın sağ eli ekmek kızartma makinesinde yakılıyor.

    filmin ana noktası "bir şey hissetmediğin halde bir şey hissediyor gibi yapmak, bir şey hissettiğin halde bir şey hissetmiyor gibi yapmaktan daha zor." olarak verilmiş ama bunu aslında biraz da izleyiciye bırakıyor. sizce hangisi zor diyor. filmin ilk bölümünde otelde bir şey hissetmiyorken hissediyor gibi yapmanın zorluğunu ikinci bölümünde ormanda hissediyorken hissetmiyor gibi yapmanın zorluğunu gösteriyor bize.

    bence ikinci kısım daha zor, yani hissediyorken hissetmiyor gibi yapmak. tabii bu film için ve duyguları, ikili ilişkileri düşününce benim seçimim oluyor.
    --- spoiler ---

    aslında bu korku ütopyasını farklı bir biçimde hayatlarımızda yaşıyoruz. günümüzde, bugün aslında bir nebze bu ütopyanın içerisindeyiz. sadece çiftler arasında düşünmeyelim bunu. örneğin iş hayatı! iş hayatındaki tecrübelerime dayanarak söyleyebilirim ki hissetmiyorken hissediyor gibi oynamanın zorluğunu yaşıyoruz. üst yöneticimize, patronumuza normalde ağzına kürekle vurabileceğimiz anlarda o bilindik yapmacık gülümsemeyle onaylıyoruz. yavşak yavşak konuşmaların içinde nediyor lan bunlar derken onlardan biriymiş gibi davranıyoruz. belki sosyal hayatımızın içinde ne işim var lan burda deyip basıp gidebiliyoruz ama iş hayatında mecburi koşullar devreye girdiği için bunu yapamıyoruz. bu durum bir süre sonra ya o tarafa eviriyor insanı yada içten içe yiyip bitiriyor tüketiyor. evet bu durumda hissetmediğin halde hissediyormuş gibi oynamak karakteri sünger gibi emen geriye bir şey bırakmamacasına sömüren bir bela.

    ilişkilere gelecek olursak çeşitli sebeplerle hissediyorken hissetmiyor gibi davranmak zorunda kaldığınız zamanlar illaki olmuştur. adına platonik de, yasak aşk de, olmazlar var de ne dersen de. bu nasıl bir acı verir insana. görmek istersin göremezsin, sevmek istersin sevemezsin, gözünü kapatırsın oradadır, gece çökmesin istersin, yastığının bi tarafı hep ıslak. şu bildiğin kalp acısı durumları.

    hangisi daha zor?
    belki de biz, şu yaşadığımız sosyal hayat, dayatılanlar, öğretilenler başka bir toplumun korku ütopyasıyız. belki de distopyanın ta kendisiyiz.
508 entry daha
hesabın var mı? giriş yap