2 entry daha
  • mutevazi odamin pencereleri, bir kac zamandir uzerinde dolanan bol miktarda kanatli hasere, kelebek, ve ugur bocegi sayesinde, discovery channel’a reklam jenerigi olabilecek bir goruntuye ulasmisti. gece bir civarinda tesrif eden bu vuhs-u tayyarlar, saatlerce pencerenin disinda amacsizca dolanip durduktan sonra, gunesin ilk isiklariyla da terkederlerdi pencerelerimi. ne yazik ki bu boceklerin bir kismi, surekli acik pencerelerimin sinek tellerinden iceri girecek kadar kucuk olduklarindan, geceleri kasinmadan oturmak mumkunsuz hale gelmisti. en azindan kan emici sivrisinekler olmamalariyla teselli bulabiliyordum.

    darwin, ispinoz kuslari ve evrim teorisiyle ilgili bir odev hazirladigim bir gece, kendimi pencereye dalmis, hasereleri seyrederken yakaladim. camlarin acik olmayan kanatlarinda, buyuk bir azimle yuruyup duruyorlardi. sanki butun gokyuzu onlarin degildi, sanki ozgur degildiler de, iceri girmek onlar icin bir kurtulus olacakti. camimin uzerinde gezinirken, demir parmakliklara tutunmus mahkumlar gibiydiler.

    biz de boyle midik acaba? kendimizi en kapana kisilmis hissettigimizde, aslinda ne kadar ozgur oldugumuzu farkedemiyor muyduk? bunu farketmemizi saglayacak bir kac geri adimi asla atmiyor, inatla, asla asamayacagimiz camlar uzerinde, amacsizca- veya sadece icerideki florasan isigin aldatici guzelligine kapilip- dolanip duruyor muyduk?

    ne bocek ilaci gibi bi teknoloji vardi emrimde, ne de isigi veya pencereyi kapatmak gibi bi sansim. yerimden bilmem kacinci kere kalktim, birer sise suyu, sinekliklere dogru boca ettim sert hareketlerle. bocekler kacisti. 10-15 dakka sonra geri geliceklerdi.

    odevimi yazmaya koyuldum. onlar disarida hapisti, bense iceride..
10 entry daha
hesabın var mı? giriş yap