3 entry daha
  • aşağıdaki metinleri de bir başka makalesinde kullanmış şahsiyettir:

    "ıı.dünya savaşı sonrası, sosyal bilimlere anglo-sakson yöntemlerin damgasını vurduğu dönemdir."

    "ingiltere'ye göç etmiş yüksek profile sahip fransız ve alman entelektüellerinin etkisiyle ingiliz entelektüelleri de uluslararası arenada yavaş yavaş tanınmaya başlamıştır."

    "siyasi-ekonomik güç dengelerine göre ülkelerin entelektüel kaderleri yön değiştirebilir."

    "artık birçok noktada düşünceler taklit seviyesinde ifade edilmektedir."

    "adlarıyla mesaj yüklü bu kişiler ... (samuel huntington ve francis fukuyama için söyleniyor)

    "... eleştiri bir ezbere dönüştüğü zaman gerçek değerini kaybeder."

    "kavramların tarihsel-sosyolojik bir perspektife tâbi kılınmaksızın kullanımı genel birtakım yargıların yinelenmesine yol açacaktır."

    "mardin'in kemalizm ve pozitivizmle ilgili eleştirilerinin farkına, ütopyaların sona erdiği 80'li yıllardan sonra varılmıştır ki, bu da o anki ideolojik boşlukları kapatmaya hizmet etmiştir." (şerif mardin kastediliyor elbette)

    "hem eleştirel olabilmek, hem bir metodolojiye sâdık kalmak ve buradan da özgün bir 'söylem' üretebilmek kuşkusuz sosyal bilimler için ideal çerçeve sayılmalıdır."

    "her fikrin arkasında bir veri, hattâ veriler kümesi aramalıyız."

    "... her 'neden', bizi bir başka nedenin olabileceği ihtimaline götürecektir."

    "dildeki sadeleşme hareketleri osmanlı'da gazeteciliğin doğuşuyla başlatılır."

    "devlet reformlarını uygularken, dilini de sadeleştiriyordu." (xvııı.yüzyıl ve devamında)

    "ne kadar değerli olursa olsun bilgiler ancak zihnimizi bir model olarak işgal ettiği sürece vardır."

    "belki de tüm beceri, genel yargıların hükmünden kurtulabilmek ve kendimize ait ayrıntılara biraz daha yaklaşabilmektir."

    "ona göre, cuma günleri camilerin ve bankaların niçin kalabalıklaştığını görememek merih'ten gelen bir sosyolog tavrıdır." (şerif mardin'e göre)

    "bireyler, toplumların hazır kalıplarını kullanırlar. en marjinal ve uç noktalarda bile, kolektif bilinç ve hafıza devreye girer." (karl mannheim yorumu)

    "mardin, ideolojilerin kişilerin basit tercihleriyle sınırlı tutulamayacağını fark etmiştir."

    "... 'toplum zembereği' ..." (şerif mardin'e ait bir kavramlaştırma olarak)

    "bizde şahsi haklar ve hürriyet, toplumun huzurunu temin için vardı." (şerif mardin yorumu)

    "jön türkler, avrupa'nın ideolojik olarak çalkalandığı zamanlarda bir kez bile olsun ilgi duyup marx'ın ismini anmamışlardı."

    "reformistler ve batılılaşmanın önde gelenleri, devletin kadim reflekslerine güven verdikleri ölçüde rahat nefes alıyorlardı."

    "... montesquieucü 'doğu despotizmi'nin modern ardılları ..."

    "cevdet paşa, şeriat'ı kodifiye (tedvin) ederken esasen şeriatla modern devlet arasında bir çıkış yolu arıyordu."

    "ıı.abdülhamid, modernleşmenin topyekûn seferberlik özelliğini kavrayan padişah olarak tebarüz etmiştir."

    "1846 yılında maarif nezareti kurulmuştu."

    "ilk defa sefahat ve lüks düşkünlüğü tek başına bir değer halini alıyor, 'gazâ' ideolojisinden kozmopolit bir yaşam tarzına geçiliyordu." (recaizade mahmud ekrem'in "araba sevdası"na yönelik şerif mardin yorumu olarak)

    "türkiye'de din sosyolojisinin gelişim gösterememesinin nedenlerinden biri laikliğin dine yüklediği olumsuz imajlardır. dinden söz edilmesi peşinen bir 'yüceltme' psikolojisi doğuracağından böyle bir tavırdan özellikle sakınılmıştır."

    "dinin çoğu zaman sosyal ve kültürel bir içerik taşıdığı unutulmuştur."

    "türkiye'de islâm her şeyden önce 'kolektif bir temsil' demekti."

    "nurculuk hareketi, her şeyden önce bir tecdit ve yenilenme hareketiydi."

    "ilk dönemlerinde islâm reformizminin triumvirası cemaleddin afganî, muhammed abduh ve raşid rıza'nın fikirlerinden etkilenmiştir." (said nursi için söyleniyor)

    "... kemalizm geleneksel kurumların manevi yönlerini doyurabilecek en basit 'ilmihal' bilgilerinden mahrumdu. 'duygusal yankı' yaratacak bir programı yoktu."

    "nurculuk hareketi, aynı zamanda 'manevi' değerlere vurgu yapan kesimlerin modernleşme taleplerinin geniş bir projeye 'katılım'ının serüveniydi. aynı zamanda bu, cumhuriyet projesine 'katılım'ın sancılı serüveniydi."

    "klasik terminolojide sadece 'güzel' ve 'bediî' olanın karşısında 'heyecan' duyulurken ilk defa namık kemal'in eserlerinde vatan için 'heyecan'lı bir ses yükselmekteydi."

    not: "sosyal bilimlerin 'öteki' kutbu: şerif mardin ve entelektüel bir harita" başlıklı, kasım/06'da yayımlanmış bir makaleden yazımı büyük ölçüde korunarak alınmıştır.
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap