98 entry daha
  • candemir, kaplanyürek, çelik gövde; superman, canım ciğerim.

    1938 haziran'ında, action comics'in ilk sayısında göründüğünde satış rekorları kırmıştır superman ama daha önemlisi, "süper kahraman" ekolünü başlatan, şimdi sayıları milyonu bulan batman, spider-man, wolverine, spawn gibi karakterler için kapı açan, öncü bir yaratıdır.

    "insan mıdır" soruna ise yanıt vermek zor... acıların çocuğudur, öksüz ve yetimdir, yabancı bir dünyada, kendi cinsinden hiç kimseyi bulamadığı bu evrende yalnız başınadır. şükür ki süper güçleri vardır, bunlar da olmasa, dayanamaz intihar eder giderdi herhalde. belki 50'li yıllarda superman'i canlandıran george reeves, superman'liği aşırı benimsemesine rağmen süper güçleri olmadığı için daha fazla dayanamamış, intihar etmiştir.

    dünyalı bir aile tarafından bulunmasına dair görüntüler, superman'in o çocuk halindeki -herhangi bir çocuk kadar sevimli ifadesi- kimin yüzünü güldürmemiştir ki? her ne kadar yeni ailesi jonathan ve martha bundan, başlarda habersiz olsa da, dünyalı ailenin onu kabullenmesi, ayrımcılığa karşı duran bir göndermedir. superman'la "insan" okuyucu arasındaki duygusal bağ iyice sağlamlaşsın diye, superman her çocuk gibi yaramazlıklar yaparak büyür, okula gider, üniversite sınavına girer, arkadaşları tarafından dışlanır bazen, mahalleden bir kız sever, işe girer, ailesinden ayrılır, kendini yavaş yavaş keşfeder. diğer akranları bütünlemeye kalırken, sınavdan 3, 5 alırken, superman'in 10 saniyede ansiklopedi hatmetmesi biraz haksızlık mıdır acaba? aslına bakarsan superman bu yetenekleri sayesinde amerika başkanı da olabilir, holdingler kurup keyif sürebilir, dünyanın istediği kadarını kapatıp, kendi halkını kurarak kralcılık oynayabilir ya da ben mesih'im deyip herkesin kendisine tapmasını sağlayabilir. oysa superman acilen dünyayı kurtarmak istemektedir, tek derdi budur, insanlara yardım etmek, kötülüklerle savaşmak ve bir gazeteci olmak, savaş ay olmak bile değil, ciddi haberler yapan bir gazeteci olmak. sırf bu yüzden; kanaatkârlığından ve iyilik yapmak idealinden, bunun için uğraşmasından dolayı yetenekleri sayesinde derslerden kolayca geçebilmesi, kabul edilebilirmiş gibi geliyor bana.kaç yaşında olursa olsun, okuyucu için, hem bir bebek, çocuk, sonra genç, akran veya zamanla abi olur; hatırladıklarıyla veya gelişimiyle bize "o" zamanlarımızı hatırlatır.

    tüm bu etkenler ve daha niceleri, superman'i insanlaştırır. zaten kendini bir insan sanıp, tüm "kötü" olaylardan rahatsızlık duymakta, "iyi"lik yapmak için didinmektedir. oysa superman "insan" değil, bir uzaylıdır, bunu öğrendiğinde kendisi de (okuyanlar bilirler) bunu taşıyamaz ve şizofren olur. gazeteci klark kent, ailesinin biricik klark'ı, kripton'lu kal-el ve arada sırada, -genellikle aşk acısı çektiği zamanlarda- fortress of solitude (yalnızlık kalesi)'e kapanarak mağarasının yalnızı olur.

    bunların yanı sıra superman'in amerikan idealizminin somutlaştırılmış hali olduğunu anlamayan yoktur. göğsündeki "s"'nin bile "gerçek, adalet ve amerikan yolu" anlamına geldiğini bilmek, bunu anlamak için yeterli sanırım.

    ilk başlarda, nietzsche'nin übermensch kavramından esinlenilerek yaratılan superman karakteri, şeytani bir zekâya sahip, üstün fiziksel güçleri olan, kel kafalı bir karaktermiş. fakat hitler, nietzsche'nin superman'ini saptırarak, mucizeler yaratmaya kalkınca, superman'in yaratıcıları, superman konseptini tekrardan düşünmeye karar verip, onu yeniden yaratmışlar. o kel kafa da sonradan "lex luthor" mu oldu, onu bilmiyorum.

    herneyse, artık superman "iyiliğe adanmış" bir karakterdi. amerika ii. dünya savaşına girip de, japonlar pearl harbour'a saldırdıklarında, superman çizgi roman sayfalarında amerika'nın düşmanlarına karşı savaş veriyor, nazi'leri yerden yere vuruyor, japon denizaltılarını batırıyordu. hatta, 1944'teki bir sayısında superman'i hitler ve tojo'yu boğazlarından yakalayıp havaya kaldırmış halde görebiliriz.

    yeri geldiyse demem o ki, son zamanlarda superman, "o ne abi yaa, hiç zayıf yanı yok, öyle kahraman mı olur, hiç yenilmiyor", "donla geziyor lan", "kendini beğenmiş ukala", "homo lan o" falan gibi çok süper, pek yaratıcı geyiklere malzeme olup, muhabbet aralarında çerez olarak kullanılıyor... bu tür zırzopluklara meyil edenlerin, çizgi-roman'la pek alakaları olmadığını, superman'i "ya bir de superman wardı di mığ"dan öte tanımadıklarını tahmin etmek zor değil. bu kişilerin, diğer süper kahramanların da ölmediğinden, superman'in defalarca ölümden döndüğünden, en beteri doomsday tarafından öldürüldüğünden de habersiz oldukları için böylesine ipsiz bir gewezelikle konuştuklarını sanıyorum. "içimizden biri" diye baştacı yapılan (aslen benim de çok sevdiğim) spider-man'in parayla, işle, patronuyla, ailesiyle ilgili sorunları varsa ve bu onu içimizden biri yapıyorsa; superman'inde, iki aşk arasında kalmak, ailesiyle yemek yemek veya bir sorunu halletmek arasında tercih yapmak, sılayı özlemek, patronla anlaşamamak, lori lemaris 'le evlenecekken, "ayrı dünyaların yaratıkları" oldukları için, bunu yapamamaları ve bir öpücüğü hep aklında taşımak zorunda kalması, yalnız hissetmek vesaire gibi insancıl problemleri olmuştur sürekli.

    superman her zaman güncel olayları bünyesinde işlemiş veya tartışmalar yaratan maceralar yaşamıştır. superman'dan başka kim dünyayı tersine çevirerek, aşkı için zamanı geriye alabilmiş ve bizlere böyle bir umut verebilmiştir ki, kripton taşı karşısında güçsüz düştüğünde, bir hal çaresi bularak durumdan kurtulmasıyla bize gayretin gücünü aşılayan da superman değil midir, hiç bir gücünü kötüye kullanmayıp, "iyi" olmaya çalışmanın daha önemli olduğunu öğretmemiş midir? aslında hepimizin içinde bulunduğu bir durumu, "gerçek kimliğini birileriyle paylaşmak isteğini" o da içinde taşımıyor mudur, başına gelenlerle o bize farkettirmemiş midir, güvenebilmenin pek kolay olmadığını ve herkesle kimliğimizi paylaşmamamız gerektiğini? 12 eylül 2001 sayısında, 11 eylül olaylarına benzer bir macera içermesinden dolayı, saldırıyla bağlantısı olduğu konusunda şüphelere düşülmemiş midir? "hep iyiler kazanır" çokbilmişliğimizi de, bizleri ağlatarak öldüğünde superman çürütmemiş miydi?

    maceralar çok, superman eski; konu uzun. kim ne derse desin, bu ülkede yarım yamalak maceralarla yetinmek zorunda kalmış olsak bile, superman'i fevkâlâde severim, candır, ciğerdir, arkadaşımdır superman, bir çizgi-roman olarak kabul ettiğim için "o sırf amerikalı be!" diye yargılamadan hevesle okurum maceralarını, evlendiğinde kendim evlenmiş gibi sevinir, öldüğünde ağlarım, doğum gününü de böylelikle kutlarım. "nice mutlu yıllara dileğiyle" diyerekten.

    sanırım yeni superman filminden de tek beklentim, superman'in nasıl traş olduğunu bize göstermesi, bunun artık açıklığa kavuşması, bu arada krypto denen bobiden de tiskiniyorum, onu da bir ara kusarım.

    son olarak bir de "hop hop yukarı daha yukarı" yazasım geldi, orda trak.
437 entry daha
hesabın var mı? giriş yap