70 entry daha
  • 'alakasız yerlerde ıstırap çekmek ıstırabı ikiye katlar. bir mezar başında ağlamak
    çok daha makuldür, kimse neden diye sormaz.' cümlesini hatırlatan film.

    gerçekten çok başarılı ve nedense hissiyat olarak sen aydınlatırsın geceyi
    filmini izlediğim zamanki duygulara sürükledi beni.

    --- spoiler ---

    dünyaya, kendi evliliğine, aynı yatağı paylaştığı karısına bile yabancı
    ayıp olmasın diye evlenmiş, ayıp olmasın diye yaşayan, ayıp olmasın diye duş alan,
    spor yapan, sabah erkenden kalkıp işe giden, kalbinin yarısı çingene güveleri
    tarafından yendiği için bir şeyler hissetmesi gereken yerlerde hiçbir şey hissetmeyen
    bir adamın, yani bizim, çoğumuzun yaşadığı ezbere hayatların güzel bir anlatımı.

    tren sahnesinde 'karımı sevmedim hiç, öldüğüne bile üzülemedim.' dediğinde
    adamın 'peki o zaman ne hissediyorsun?' sorusuna imdat frenini çekip treni
    durdurarak cevap vermesi harikaydı.
    ve içindeki yıkımı somut hale getirip azıcık da olsa hissedebilmek için ne bulursa
    parçalara ayırması ve evini paramparça etmesi de.

    onca insana yaklaşıp hayatının bir parçası olmaya çalışırken çoğu zaman
    kendi hayatımızın bile kenarında durmaktan, dışında kalmaktan kurtulamıyoruz.
    ve giderek her şeye yabancı olmaktan başka bir şey de gelmiyor elimizden.
    çünkü ne hayatı istediğimiz yerde durdurup istediğimiz yerden devam edebileceğimiz
    bir imdat freni var elimizde ne de her şeyi yerle bir edip gidecek cesaretimiz.

    'bazı nedenlerden dolayı her şey bir metafor haline geldi.
    metafor! metafor!
    ben o sökülmüş ağacım. dur biraz ben o ağacı söken fırtınayım.
    ben, alçak basınçlı sistemle çarpışan soğuk hava kitlesiyim.'

    --- spoiler ---

    la bohéme
155 entry daha
hesabın var mı? giriş yap