811 entry daha
  • (seçim tahmini değildir. tahmin için 538'e veya nyt'ye bakın. canlı sonuçları http://www.nytimes.com/…lections/forecast/president takip ediyorum)

    iki adayın önerdikleri somut politikaların karşılaştırmasını görmek, bir gökkuşağının başlangıç noktasını görmekten daha zordu tüm seçim süreci boyunca.

    hani türkiyedekilerin sadece ypg konusuna odaklanmalarını anlıyorum (gerçi trump seçilse de kürtlere desteğin kesilmesi zor), fakat amerikalıların hali içler acısı: trump'ın 500 senelik ses kayıtlarına ve clinton'ın dandik email skandalına ayrılan medya vakti, adayların vergi politikalarına ayrılanın onlarca katı. skandallar önemsiz değiller ama adayların epey farklı olan politikaları yanında devede kulaklar.

    her konu özelinde farkları şurada özetlenmiş. önemlilerini yorumlayayım:

    ***

    ekonomi:
    trump, hem kişisel hem de şirket vergilerini düşürmek istiyor. abd'de şirket vergileri yüksek, ama çok fazla loophole olduğu için, efektif vergi oranı az ve şirket vergilerinin ekonomideki payı epey ufak. diğer kısım daha önemli. kişisel gelir vergisine bakarsak, özellikle zenginlerin efektif vergi oranları düşecek trump başkanlığında. bütçe açığı zaten rekor seviyede, bu vergiler azalınca açık iyice artacak.

    trump, hiçbir ekonomistin desteklemediği bir argümanla, vergi düşürmenin ve ithal mallara ek vergi koymanın, gsmhyi inanılmaz arttıracağını, dolayısıyla uzun vadede açığın kapanacağını savunuyor. korunmacı ticaret politikası gmsh'yi büyütmeyeceği gibi, abd bir mucize eseri 10 sene boyunca %5'lik büyüme bile tuttursa (olgun bir ekonomi için imkansız), yaratılacak ek bütçe açığı yine kapanmaz.

    dolayısıyla trump'ın harcayacak parayı nasıl bulacağı meçhul. sürekli kötülediği bütçe açığını 16 trilyon dolar daha büyütecek. asıl sorun, bu kadar temel ve kabak gibi bariz bir sorunun, bir adayı diskalifiye etmeye yeterli olmaması. bu konular abd içinde yüzmilyonlarca kişinin hayatını doğrudan etkileyecek. dünyayı da etkiler. mesela türkiye'yi, selahattin demirtaşın veya kılıçdaroğlunun yapabileceği herhangi bir şeyden daha çok etkiler. ama medya buna vakit ayırmıyor, çünkü seksi değil. sistem sağlıklı işleseydi, trump daha ilk önseçimlerden önce bile, bu varsayımları hakkında daha açık ve spesifik olmaya zorlanırdı.

    clinton ise ticaret konusunda daha klasik , vergi konusunda daha solcu. vergileri orta sınıf için aynı tutup, zenginler için arttırarak, bütçe açığını ufak da olsa azaltıyor (20 senede 500 milyar dolar kadar, abd için "ufak" tabii)

    diyelim parayı buldular, peki onu nasıl harcayacaklar? ikisi de altyapı harcamaları diyor, orasını geç. trump ek olarak, askeri harcamaları arttırmaktan yana. askeriye, zaten sonraki 10 ülkenin askeriyesinin toplamından fazla harcıyor halihazırda. clinton ise parayı yenilenebilir enerjiye, bilimsel araştırmalara, üniversitelere, çocuklu ailelere desteğe harcamaktan yana. ilk ikisi kulağa hoş gelse de miktarlar ufak, aslan payı son madde.

    ***

    sağlık:
    clinton, obamacare destekçisi. obamanın verdiği sözlerin aksine, primleri artmış olan ailelere hükümet desteği vermekten yana. trump ise obamacarei tamamen yoketmek istiyor. yerine koyacağı şey belli değil, açıklamadı. gsmh'nin %15-17'sine denk bir kısmını ve obamacare sayesinde sigortalı olan 20 milyon kişiyi doğrudan etkileyecek bir karar anons edip, iki senelik seçim dönemi boyunca alternatif plan sunmadan son güne kadar ayakta kalabilmek, abd demokrasisinin iflası değilse nedir bilmiyorum.

    ***

    eğitim:
    trump özel okul yanlısı ve eğitim bakanlığı karşıtı. clinton ise devlet okullarına ve ünversitelerine olan yardımı arttırmak istiyor.

    ***

    göçmenlik:
    bu konu çok reyting aldı ama yanlış sebepler yüzünden. tüm manşetlerin %99'u trump'ın ettiği hakaretler hakkındaydı. asıl etkisi olacak politika ise hispanikleri sınırdışı etme hususu. trump ülkedeki 11 milyon yasadışı göçmeni sınırdışı etmekten bahsederken, cumhuriyetçi partinin eyalet valileri bile bunun gerçekçi olmadığını söylüyorlardı. ve trump'ın dediğinin aksine, yasadışı göçmenlerin ortalama suç oranı, genel nüfusa kıyasla daha fazla değil, daha az. clinton, obama gibi, sadece suça karışmış yasadışı göçmenlerin sınırdışı edilmesinden yana.

    ***

    çevre:
    trump, küresel ısınmaya tamamen komplo dedi. her türlü regülasyona karşı, paris antlaşmasından çıkma yanlısı ve enerji politikası fosil yakıtları üstüne. clinton ise bilimsel konsensüse yakın, yenilenebilir enerji yatırımları ve karbon regülasyonu yanlısı.

    ***

    dış politika:
    trump'ı değerlendirmek imkansız çünkü birbiriyle çelişen şeyler söylüyor ve hiçbirinden sorumlu tutulmuyor. gününe göre non-interventionist (karışmama yanlısı), gününe göre dünyayı bombalamaktan yana. genelde nato ve bm karşıtı. yüzeysel olarak rusyaya yakın ama iran ve küba konusunda daha şahin. önerdiği ithal mal vergisi, çin'le tariff savaşının başlangıcı demek.

    clinton ise, dışişleri bakanlığı yüzünden daha yüksek bir standarda tabi tutuluyor, yani daha ayrıntılı ve merkezci politikalar sunmak zorunda. genel çizgisi, obamanın biraz daha sağı. dış politikada ve askeriyede etkin olan cumhuriyetçilerle uzun süreli ilişkisi var.

    ***

    anayasa mahkemesi:
    aslında en kritik konu bu. bir sonraki başkan, en az iki hakim atayabilir. obama döneminde genelde ya merkezci ya da 5-4 liberal yanlısı bir düzen vardı. yeni atamalar sonucu tüm denge kayar. clinton, elbette daha sol-liberal hakimler atayacaktır.

    diğer konulardaki kararlar daha önemli olsalar bile, sonraki hükümetler tarafından değiştirilebilirler. ama anayasa mahkemesindeki değişikliğin etkileri en az bir nesil sürer. çünkü hakimlerin görev süresi ömür boyu ve kararların temyizi yok. eskisine kıyasla yasama organı daha fazla kutuplaştığı için, orada çıkmaza giren konular sıkça bu mahkemenin alanında giriyorlar (kürtaj, karbon vergileri, esrar serbestisi (ki bu aslında zencilerin orantısız olarak hapsedilmeleriyle alakalı olduğundan çok önemli), bireysel silahlanma, gay hakları, seçim kampanyalarının reformu, affirmative action, vs).

    ***

    gerçekçi seçim senaryoları arasında, en önemli konularda birbirine bu kadar zıt olan iki aday bulmak imkansız. obama-mccain ve hatta obama-romney daha yakınlardı birbirlerine. o nedenle, ana fikri "ikisi de birbirinden kötü" olan yorumlara şaşırıyor, objektiflik kisvesi altında yapılmış tembellikler olarak görüyorum onları.

    politikalar (policy) dışında her şeyin konuşulduğu bir politika (politics) anlayışı hakim. o yüzden, konuyu 0.5 saniye içinde dünyayı yöneten siyonist kertenkelelere bağlayanlara pek kızamıyorum, onlar sorun değil semptom.

    ***

    edit: yatmadan önce dayanamadım, komik bir gözlem: şu an upshot'ın (nyt sayfasında) tahmini %90 trump kazanıyor. 10 gün önce trump kesin kaybetti deniyordu, sonra fbı'in başı, clinton'ın email dosyasını tekrar açtıklarını açıkladı ve clinton bayağı düştü. her halükarda düşecekti anketlerde ama bu kadar değil. peki bu dosya niye açıldı? clinton'la doğrudan alakası yoktu. demokrat parti'den bir vekil (weiner), telefonla sağa sola çükünün ("wiener") resmini gönderiyordu ve kızlardan biri 15 yaşında olduğu iddiasıyla fbi soruşturma başlatmıştı. o kapsamda, adamın bilgisayarında clinton'la ilgili yeni emailler buluyorlar. birkaç gün sonra fbi başkanı "clinton hala temiz, önemli bir şey bulamadık" dedi ama anketlerde geri yükselemedi clinton, sadece az farkla öndeydi kilit eyaletlerde (o fark da anketin hata payı içinde içinde). ve nerdeyse tüm kilit eyaletleri kaybediyor.

    bu seçime etki eden çok şey oldu ama bir elemanın çükü yüzünden ülkenin kaderinin değişecek olması muazzam.
911 entry daha
hesabın var mı? giriş yap