15 entry daha
  • türkiye'de osmanlı devletinden miras kalan sistematik, sorgulanamaz ve ayıplanamaz bir rüşvet olgusu vardır ve dünyanın hiç bir yerinde emsali yoktur.

    lübnan, suriye, mısır, yunanistan gibi osmanlı tebaası olmuş ülkelerde de yaygın şekilde görülür ama bizim sistemimizle asla sidik yarıştıramazlar.

    bu işlerin içinde çalışan avukatlar, hakimler, savcılar ve işte bir sürü örneği verilmiş gümrükçüler, tapucular falan gayet iyi bilirler; rüşvetin devamı için düzenlenmiş sayısız yasa maddesiyle bezelidir yasalarımız. devlet memurlarını rüşvet, zimmet ve irtikap sorgulamalarından muhafaza etmek için getirilmiş düzenlemelerimizin sayısını en babayiğit kanun adamları bile sayamaz.

    tamamen kişisel tecrübemden birkaçını çekip çıkarayım da ar damarımız terbiye olsun: bir defasında rüşvet verme ve alma konusunda ne kadar yetenekli olduğunu, bununla ilgili her türlü yöntemi, her türden karakterde başarıyla uygulayabildiğini valiye anlatan devlet memurunu, anlatırken gördüm. kahkahalarla kahve içildi, muhabbet edildi.

    devlet memuru olarak çalıştığım* bir devlet kurumunun abd'de bir şehirdeki bürosunu kurmakla görevlendirilen elemanın 85 bin doları üç ayda tüketip, bırak ofis tutmayı falan, bir fax makinesi bile almadan geri döndüğünü ve soruşturma falan hak getire, 60 kişiye müdür olarak atanarak taltif edildiğini gördüm. neden? sistem için harika bir nefer olduğunu kanıtladı diye. "arsızlığımı, ahlaksızlığımı, sınır tanımazlığımı ve korkusuzluğumu gördünüz! şimdi beni istediğiniz gibi kullanabileceğinizi biliyorsunuz. meydan sizin, bedelini ödediğiniz sürece ben de sizinim!" dediği için.

    rahmetlinin arkasından konuşucam ama alenen evrakta sahtecilik yaptığı ve ilgili devlet memurlarını sahteciliğine ortak olma karşılığında paylandırdığı kanıtlanmış bir celebrity karakterin hikayesini ise alayınızın bilmesi lazım. bilmediğiniz şey; o insana bunlardan dolayı hiç bir şey olmadığı gibi, ilgili devlet memurlarının da çeşitli yol ve yöntemlerle terfiler aldığı, ödüllendirildiğidir.

    onun için hukuk fakültesi birinci sınıf öğrencileri gibi, yok heryerde varmış, yok cumhuriyet savcısına gidelimmiş falan zırvalayıp duranlara aldırmayınız. bu işler hukuk sempozyumlarında; atatürkçü dernek toplantılarında yahut muhtelif tarikat sohbetlerinde anlatıldığı gibi değil.
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap