4 entry daha
  • bergman ve von trier yokken o varmış. tarkovski ve kieslowski yokken o varmış. bu filmde esas büyüklüğü bir gerçeklik olarak tanrı inancını ele almış olması. tanrı'nın kendisini değil, var ya da yok mühim değil, tanrı'ya inancı, kendisinden kaçınılamaz bir gerçeklik olarak ele alıyor. ve öyle bir dünya kuruyor ki esas ne bilemezsiniz. diyalektik. mücadele ve uzlaşma. mesela, yağmur bağıl nem oranı arttığı için mi yağıyor yoksa melekler mi yağdırıyor. izleyici en başta cadılara olan inancın ne kadar da aptalca olduğunu gösterecek bir film bekler. ama öyle değil, o kadar sığ değil film! ordet izlemiş olduğum için önceden dreyer'in anlatacağı nedir kestirebiliyordum. bir çatışma, inanç üzerine kurulmuş. tutkular ve yasalar çatışıyor. hayvan ve insan çatışıyor. şeytan ve tanrı çatışıyor. ve muazzam olan ise yasanın kurulması, yasanın ihlalinden önce var! büyükanne kehanet ediyor, kötülüğü çağırıyor, engellemeye çalışıyor ama tutkular önlenemiyor. havva ile âdem'in hikayesi başlıyor. elma ile. ve kadın aşk ile canlanıyor, kanı akıyor, eli ısınıyor. hayvanlaşıyor. erkek ise hep şüphede, anda değil. hep kontrol etmeye çalışıyor. tutkular kadını, yasa erkeği yönetiyor. acı çeken ise cüret eden, atılan tutku, kadın. dreyer büyük filozof.
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap