72 entry daha
  • 2010 senesinden sonra adeta şaha kalkmıştır. elbette arada kötü örnekler çok fazla fakat bir korku sineması kültürü oluşmaya başladı. drakula istanbul'da, ölüler konuşmazki, şeytan türün öncüsü sayılabilecek eserler. kimilerine göre ise 1949 yapımı çığlık, türk korku sinemasının ilk örneği. 1995 senesine kadar elimizde sadece bu filmler var türe dair. hatta bazıları salt korkudan ziyade gerilim ve polisiye olarak bile sınıflandırılabilir. 1995 tarihli, ilginç hikayesi ile dikkat çeken karanlık sular ismi ile bir film var. 90'lı yılların karanlık ve sıkıcı, aynı zamanda mistik atmosferinin yansıtıldığı bu film ciddi anlamda kült sayılabilecek bir eser. aslında bir vampir hikayesi fakat yönetmen bunları bir nevi metafor olarak kullamış. bunu yaparken de hem korku ve gerilim türüne dair güzel bir eser vermiş hem de avrupa standartlarında bir sanat filmi ortaya çıkarmış.

    2004 senesinde çekilen okul ve büyü ile aslında türk korku sinemasının bir nevi fitili de ateşlenmiş oldu. okul, amerikan teen/college horror türünün türk versiyonu gibiydi. bu tarzın devamı da gelmedi. korku sineması bana göre mantıklı bir şekilde taşraya yöneldi. zira hepimiz köylerde yaşanan ve dedelerimizin, ninelerimizin anlattığı cin, peri hikayeleri ile büyüdük. yönetmenler de akıllıca davrandı ve işin kaynağına inmeye başladılar. büyü filmi bu anlamda oldukça başarılı bir konuyu beyaz perdeye yansıttı. her ne kadar oyunculuklar kötü olsa da, bir nevi aranılan kan bulunmuştu. cin... ardından hasan karacadağ piyasaya çıktı. ilk filmleri gerçekten de çok kötüydü. oyunculuk, ses ve korku efektleri sadece güldürüyordu. ama adam pes etmedi ve yıllar sonra da olsa güzel filmler çekti. tekniğini sürekli geliştirdi. bu arada taylan biraderlerin ikinci korku denemesi olan küçük kıyamet, türk korku sinemasının en nevi şahsına münhasır eseridir. üzerinden 11 sene geçmesine rağmen halen herkesin farklı şekilde yorumladığı film; depremin yarattığı travma ile ölüm korkusu, hayal ve gerçeğin birbirine karıştığı oldukça rahatsız edici sahnelere sahip bir nevi psikolojik gerilim. ben yine de bu harika filmi korku türüne dahil ediyorum. 2007 senesinde ise şu an için en iyi korku yönetmenlerimizden birisi olarak kabul ettiğim alper mestçi sahneye çıktı. iyi bir gerilim filmi olan gen'de, uygulayıcı olarak gördüğümüz isim ilk filmi musallat ile korku türünü kesinlikle bir adım yukarı taşıdı. yıllardan beri dinlediğimiz, duyduğumu cin musallatı olayını, neredeyse tek karakter üzerinden anlattı. bunu yaparken de abartıya kaçmadan, köy hikayelerini derleyip toplayarak, beyaz perdeye yansıttı. 2010 sonrasına bu türün hem yerli hem de yabancı örneklerini kaçırmayan birisi olara ben bile yetişemedim. sanırım 6 senede en az 70 tane korku filmi çekildi. izlenemeyecek derece kötü filmler de var ancak çıta ister istemez yükseldiği için kesinlikle bu türün hiçbir örneğine ön yargı ile yaklaşmıyorum. neticede türe dair, 50 senede sadece 4 film çekilen bir ülkeden, son 12, 13 senede öğrenmeye başladığımız korku türü ile senede 10 küsür film çekilen bir döneme girdik.

    ilk dönemlerde özensiz olan efektler, oyuncu seçimi, senaryo ve oyunculuk da artık fena olmayan bir standarta ulaştı. fakat şimdi de neden sürekli cin, peri hikayeleri çekiliyor diye eleştiri getiriliyor. bu noktada şöyle bir katkı yapmak lazım aslında. taşrada sadece islam temelli korku ya da yaşanmış hikayeler anlatılmazdı. kökenini şaman kültüründen ve türk mitolojisinden alan birçok korku karakterini de iyi hatırlarım. mesela al karısı, albastı hatta şubat gibi insan olmayan bir nevi canavar kılığında görünen ve şamanizmdeki kötü ruhların temsilcisi olan onlarca karakter de var. bu noktada belki ilerleyen yıllarda; türk şamanizminin, anadolu korku kültürüne yansıması olan hikaye ve öğeler de kendisine yer bulabilir. ama şu an için erken. cin teması şunun şurasında adam akıllı sadece 12 senedir işleniyor. mesela uzak doğu sineması onlarca yıldır, intikam almaya gelen uzun saçlı kadın figüründen bir türlü vazgeçmedi. bırakalım da, bizimkiler biraz daha bu öğeleri kullanmaya devam etsin. ilerleyen dönemlerde mutlaka türk şaman kültürü kökenli karakterleri de beyaz perdede göreceğimize inanıyorum. ne yalan söyleyeyim; sinemaya sadece türk korku filmleri için gidiyorum, gitmeye de devam edeceğim.
109 entry daha
hesabın var mı? giriş yap