22 entry daha
  • 1865-1914 yılları arasında yaşamış osmanlı türk felsefecisi.

    döneminin batı kökenli materyalist, pozitivist felsefelerine karşı islam düşüncesinin tasavvufi geleneğine bağlı kalmayı seçen filibeli, her şeye rağmen bu ikili yapı içinde sıkışıp kalmamış; osmanlı aydınında giderek güçlenen bilimcilikten, bilimin kesinliğine ve mutlaklığına beslenen neredeyse dini inançtan farklı bir bilim felsefesi anlayışının savunuculuğunu yapmıştır. başka bir deyişle, o baha tevfik ve celal nuri gibi materyalizmi benimsemiş osmanlı aydınlarının islam'ın temel inançlarıyla çatıştığını düşündüğü görüşlerinin toplumda yaratacağı manevi çöküntü karşısında, onları islami bir zeminde karşılamaya çalışan bildik cevaplar ortaya koymak yerine, batıdaki bilimsel gelişmelere ve yeni felsefi yaklaşımlara dayanan sentezler oluşturmaya çalışmıştır. bu yüzden, birçok klasik osmanlı düşünürü gibi, ahmet hilmi'nin de, ilk ve temel amacının felsefe yapmak olmadığı söylenebilir.

    öncelikle materyalizm ve pozitivizmi eleştiriye tabi tutan filibeli ahmet hilmi'ye göre, materyalizm, kanıtlanması mümkün olmayan teoriler üzerine bina edilmiş olup, yöntemi ve tavrı itibarıyla tamamen dogmatiktir. kanıtlanamayan teorileri ve metafiziği kabul etmeme iddiasıyla yola çıkan pozitivizm de, ona göre, ispatlanması mümkün olmayan teorilere dayanıp, sonunda metafizik yapmaya başlar. düşünceyi bir anlamda tahrip eden, duyum ve düşüncenin yerine bir şey koyamayışı en belirgin zaafını oluşturan eleştiricilik öğretisi de, ona göre, renksiz bir öğreti olmanın yanında, kuşkuculuğa yol açtığı için aynı zamanda tehlikeli bir öğreti olmak durumundadır. aynı şekilde evrimcilik de, her ne kadar bilimsel düşünce ve hakikate diğer öğretilerden daha fazla yaklaşmış olsa bile, onun dayandığı ilkeler de kanıtlanmaları mümkün olmayan kabullerdir. filibeli ahmet hilmi, buradan hareketle ve poincare'yle boutroux'nun görüşlerine dayanarak, bilimin aslında bir takım hipotezlere dayandığını, değerinin sanıldığı gibi, mutlak değil de, göreli olduğunu, hiçbir konuda son sözü söyleyemeyeceğini öne sürer.

    o, bilimi ve bilimin değerini reddetmemekle beraber, son sözü felsefeye verir ve varlığı açıklamak için, tasavvufi vahdet-i vücut öğretisine başvurur. buna göre, evrenin kadim oluşunu, maddenin varlığıyla değil, fakat tanrı'ya nispetle açıklamaya çalışan filibeli "eşya kendi zatı itibarı ile sonlu, tanrının nispeti itibarıyla da sonsuzdur" der. tanrı-alem ilişkisini "tevhid" anlayışıyla açıklayabileceğini düşünen filibeli, islam tasavvufuna ait bu görüşlerini, fizikteki bazı gelişmelerle desteklemeye çalışmıştır.

    (ahmet cevizci, paradigma felsefe sözlüğü)
19 entry daha
hesabın var mı? giriş yap