146 entry daha
  • 28 milyon masum vatandaşın (ki bunların hatrı sayılır kısmı aynı kanı taşıdığımız insanlar) öldürülmesine vesile olan, çarlık rusya'nın da resmi olarak bitmiş olduğu devrimdir. ideolojisini almanlardan alır ki zaten rusların, almanlara karşı hayranlığı da su götürmez bir gerçektir.

    tabi çarlık sistemden gelen (ki rusların babası olan, 1.petro'nun yayılma politikası. sıcak denizlere inme fikrini bulan kişi.) bir çeşit yayılmacılığı, sosyalizm ile bağlayarak devam ettirmiş. bununla da kalmayarak çarlığın bile tarihte yapmadığı bir ilke imza atarak (mesela çarlık dönemde rusya- iran savaşından sonra azerbaycan toprakları rusya'ya geçmiştir. o dönem de bile bu baskı olmamıştır) dil ve kültür baskısı yaparak halkı yozlaştırmaya çalışmıştır.

    size bir anektod anlatayım. mesela rusların tek bir tane destanları vardır. bunun adı "igor" destanıdır. baksanız 30-40 sayfalık, ufak bir kitapçık şeklindedir. ruslar, sovyet döneminde bu destanıyla çok övünürlerdi. öyle ki kırgızistan'da bu destanla, "siz tarih ve edebiyatı olmayan bir topluluksunuz ama bizim bir destanımız var" diye bir propaganda bile yapmışlar. tabi o dönem kırgızistan'da bu tarz söylemlere halk bilgisiz olduğu için kolayca inandırılmış. rusça bilmeyen insanlar (ki bu bir tanıdığımın babası olur) halk arasında utanç duymaya, cahil muamelesi görmeye başlamışlar ve okul yaşını geçtikleri için evlerinde gizli gizli öğrenmeye çalışmışlar. tabi bunu da okula giden kendi çocuklarından öğrenerek. (örnekte anlattığım kırgız baba <ki kendisi 70'li şu an yaşlarındadır> düzenli olarak manevi duygularla anıtkabir'e ziyarete gelir.)

    tabi o dönem bazı şeylerin bir önemi kalmıyordu. mesela dünya'nın en uzun destanının kırgızlara ait olduğu gibi. kırgızlar bunu o dönem bilselerdi şayet ruslar onlara bu şekilde baskı kuramazlardı.
    (bkz: manas destanı)

    (igor destanı ruslar ile kuman türkleri arasındaki savaşı anlatır)

    ben sadece bir anektod aktardım ve bunun gibi dahası da var. öldürülen aydınlar, işgence gören insanlar gibi, sibirya'ya sürgüne yollananlar (ki bir insan en fazla 4 yıl hayatta kalabiliyor), kurşuna dizilenler vs.

    size bir anektod daha aktarayım mesela. bu sefer de can azerbaycan'dan gelsin. sovyet döneminde bahsettiğim gibi halklar arasında kültürel yozlaşma sağlanmaya çalışılıyordu. bir kültüre ait kıyafetler, çalgılar, eşyalar, şarkılar birer birer yasaklanıyordu. bunun en güzel örneğini hayatını sovyete adamış olan, süleyman rüstem anlatabilir.

    süleyman rüstem, kızıl kalemler (qızıl qelemler) adlı sovyetler tarafından azerbaycan'da kurulmuş bir cemiyete mensuptur. kızıl kalemler, sovyet birliğine hizmet eden ve edebiyatçılardan oluşan bir cemiyettir. bu cemiyetin genelini genç şairler oluşturmaktadır. çünkü tanınmış şairler baskıya karşı direnmişler.

    örneğin azerbaycan milli marşı'nın yazarı ahmet cevat, sovyet askerleri tarafından, azerbaycan'ın işgalinin ilk yıllarındayken anında öldürülmüştür. çünkü ahmet cevat gibi milli duyguları yüksek olan kişiler fikir olarak döndürülemezdi (aynı mehmet akif ersoy gibi). bunun yanında azerbaycan cumhuriyeti'nin kurucusu olan (1918), mehmet emin resulzade'yi öldürmemişlerdir. bilhakis öldürülürse tepki çeker diye stalin'le beraber trenle moskova'ya gitmiştir. burada bir ev verilmiş ve yavaş yavaş unutturulmaya çalışılmış. kısacası sovyetler birliği adımlarını dikkatli bir biçimde atıyordu.

    bu dönem de siyasetçiler, şairler, yazarlar, bilim insanları teker teker susturuldu(1930 ile 1980 arasında neredeyse eser yok). daha sonra sorun azerbaycan'ın milli çalgısı olan tar'a geldi. tar meğerse sovyetler birliğine karşı bir tehdit oluşturuyor imiş. tabi ki bu propagandayı yaymak için sovyet'in şairi olan süleyman rüstem'i kullanmışlardır. süleyman rüstem "oxuma tar, oxuma tar, seni sevmir proletar" diye bir şiir yazar. (okuma tar, okuma tar, seni sevmiyor proletarya)

    tabi buna karşılık olarak mikail müşfik adında cesur bir şair çıkar ve şu şiiri dile getirir:

    "oxu, tar, oxu, tar!…
    sesinden en letif şe’rler
    dinleyim.
    oxu, tar, bir qadar!…
    neğmeni su kimi alışan ruhuma
    çileyim.
    oxu, tar!
    seni kim unudar?
    ey geniş kütlemin şirini, şerbeti,
    alovlu seneti!.."

    (mikayil müşfik, 1938'de öldürüldü.)

    edit: ince e harfi sözlükte olmadığı için düzeltildi.
76 entry daha
hesabın var mı? giriş yap