4 entry daha
  • namuslu olmak adına bu söylemdeki gerçeklik payını kabul etmek lazım. daha evrensel bir sol anlayışını savunan pek çok solcu başörtüsü özgürlüğünden yanaydı ve bu konudaki etkinliklere filan da destek veriyorlardı. bunlar sistemin/resmi ideolojinin gadrine uğramış tipte solculardı genelde, bu yüzden kendileri de zaten sistemi sorguluyorlardı ve diğer mağdurlara yönelik empati de geliştirebiliyorlardı.

    bu konuda sorunu oluşturan sol kesim ise en genel başlığıyla kendisini "atatürkçü" ve "cumhuriyet bekçisi" olarak adlandıranlardı. burada ulusalcı tipler ve chp çevreleri etkindi. fakat bunlardan da çok, bürokrasi içerisinde yeralan katı laik kişiler, rektörler, danıştay üyeleri, askerler vs etkindi. bu tip tarafsız olması gereken devlet memurları başörtüsü konusunda olağanüstü taraflı davranıyor ve kamuoyunda yankılanacak şekilde siyaset yapıyorlardı. bu bakımdan chp bile bu insanlar kadar ajitasyon yapmıyordu. mesela deniz baykal çıkıp kongrede yeni sol'a yelken açtıklarını ve imamhatipli genç ile diskodaki genci birlikte kucaklayacaklarını falan filan anlatırdı, çünkü sonuçta siyaset yapıyordu ve oy almaya çalışıyordu. ama cumhuriyet bekçisi gardiyanlardan da bu yüzden fırça yiyordu demeçlerle ya da gazete köşelerinde.

    yani sol bütün olarak düşünüldüğünde başörtüsü özgürlüğü konusunda bir katkı sağlayamadı, çünkü solun etkin bazı kimlikleri bu konuda çok sertti ve çizgi dışına çıkanların üstüne gidiyor, onları aforoz ediyorlardı ve hep solun o kesiminin dediği oluyordu. bu yüzden dindar vatandaşın da sıtkı sıyrıldı soldan.

    fakat pek çok önemli sol görüşlü aktivist akademisyen vs bireysel olarak destekleyici tavırlar aldılar, özel görüşlerinde baykal, ecevit gibi adamlar da ılımlıydı, ama talep onların bünyesel olarak kabul edebileceklerinden hızlı geliyordu, yani "başörtülü üniversite öğrencileri olabilsin"'e ılımlı baktıkları ve kabul etmeye başladıkları dönemde mecliste başörtülü vekil kriziyle karşılaşıp tavır almak zorunda kalıyorlardı.

    mesele burada empati yapmak değildir. yani türkiye'de siyasi görüş veya siyasi parti olarak "sol"u çok aşan, askeriyle yargısıyla zaten kimseye alan bırakmayan devlet içi bir gardiyanlık, cumhuriyet bekçiliği mekanizması vardı. halka karşı hiç bir sorumluluk hissetmeyen ve horlayıcı davranan bu yapıyı vatandaş "sol" olarak, hatta daha da özelde "chp" olarak gördü ve anladı, sonra da onlara ulaşamadığı için chp'yi ve daha genelde türk solunu düşman belleyip dövdü.

    bunda türk sol siyasetinin içinde olup o şekilde düşünen insanların payı büyük. ama 1950'den beri mecliste hemen hiç bir zaman solun çoğunluk bile olamadığını, koalisyon dışında iktidara da gelemediğini, darbe olunca onların da yasaklandığını falan düşününce bu yasağı koyan ve sürdüren mekanizmayı "chp" veya "türk solu" olarak açıklamak epeyce eksik bir türkiye tarifi, çünkü o yasağı yürüten onlar değildi.
29 entry daha
hesabın var mı? giriş yap