15 entry daha
  • bir solukta okunan son marquez romanı. cien anos de soledad 'ın üstüne ne yazılabilir ki'yi tartışabileceğimiz gibi, karmaşık, büyüleyici marquez anlatımından uzak bu kitabın yarım kalmışlığı hissine de değinebiliriz. ancak "üzgün fahişelerimin hatırası" olacakken tek bir aşkın anlatımına dönüşen bir yaşlılık öyküsü olarak tanımlayabiliriz bu öyküyü.
    saplantılı ve saçma bir aşkı anlatmakta olduğu için de, büyüleyici değil, sıradan ve gerçektir. klasik müzik, latince ve yaşlılık kelimeleri çerçevesinde olabileceği kadar hareket kazanır. uyuyan güzeli ve bir insanın kendisinin değil hayalinin "aşk" olmasını ise gayet yerinde anlatır.
    --- spoiler ---
    öykünün ağırlığı ya da kopuklukları bilerek tasarlanmış havası verdi şahsıma. özellikle kaplanla ilgili aynadaki rujla yazılan yazı, el falı, annenin sırları ve sonu..
    bir sene boyunca birisi sadece uyurken izlenir mi? izlenir. 90 yaşındayken ve o 14 yaşındaysa izlenir mi? izlenir. kıskançlıktan enfes senaryolar yazılır mı? yazılır. peki 14 yaşında bir kız kendisine sadece sarılıp uyuyan 90 yaşındaki bir adama aşık olabilir mi? olabilir. ve kitap biter. aşk var mı? var der ve biter kitap. mesajı nettir. "ben aramadığın kişiyim" diyen deliyi bırakır, "kıskançlık gerçeklerden daha fazlasını bilir" sözünü bırakır ve "yaşadığım kabusun verdiği zevki dünyada hiçbir şeye değişmezdim" cümlesiyle güzel bir aşk tanımını da yapar.
    marquez'in bütün belirsizliklerden keyif alan yoğun anlatımlarından sonra son mesaj olarak bunu söylemek istediğini düşünüyorum. sıkıcı derecede mümkündür aşk. 100 yıl yağmurun yağması mümkün değildir ve cien anos de soledad başyapıttır, büyüleyicidir evet, bu kitap -sıkıcı denemez bence yine de ancak- büyüleyici değildir ama mümkün bir şeyi anlatır.
    --- spoiler ---
    son bir cümle bıraktı bir de çizili: "seks, insanın aşkı bulamadığında elinde kalan bir tesellidir."
    buyurup burdan yakalım, yine de güzel bir kitap.
77 entry daha
hesabın var mı? giriş yap