2 entry daha
  • özlemin * kaynağı olan bilgi. anne/babamızın sabahları işe gittiğinde püf olmadığını, başka bir yerde, bizi hemen, şimdi kucaklayamayacak bir yerde, uzakta olduğunu anlamadan önce ne kadar kusursuz bir mutluluğumuz vardı. sevdiklerimizi gittikleri an unutuyor, döndükleri an sevinçle karşılıyorduk. ama duygusal olarak sakatlanmamamız için gidenin artık burada olmadığını ama mutlaka hatta daha iyisi hep geldikleri saatte yanımızda olacaklarını bilmemiz, güvenmemiz gerekiyordu. geceleri uyanıp annemizi yanımızda bulamayınca, annemizin * hemen geleceğini bilmek istiyorduk, bu yüzden her uyanışımızda ağlamaya başlıyorduk. annemiz, yine, yine geliyor, bizi yanına alıp mutlu kokusundan mahrum etmiyordu. gidenlerin döneceğine, ağladığımızda birinin bizi kucaklayacağına, dayanılmaz gelen özlemin bir gün biteceğine böyle inanmaya başladık.
    şimdi, madem bebeklerde piaget'nin düşündüğünden de önce gelişebildiği ispatlanan bu kavramı öğrenmiş olduk, minik bebeğimizi -50 dolar fazla veren birini bulduğu an kaçacak- bir moldovyalıya bırakıp çıkmayı planladığımız o uzun, cıyaklamasız mavi yolculuğu bir de bu gözle değerlendirelim ki ileride kızımız sevgilisi askerdeyken çocuğun en iyi arkadaşlarıyla orji yaptığında, oğlumuz terk edilme ihtimalini minimize etmek için üçer günlük ilişkilerin müptelası olduğunda çorbadaki tuzumuzu hatırlayıp hayıflanmayalım.
22 entry daha
hesabın var mı? giriş yap