4 entry daha
  • arap isyanının yalanlarla dolu bir hadise olması doğrudur. mesela şerif hüseyin'in 1910-11'de ayaklanma bastırdığı yalandır. çünkü henüz 1. dünya savaşı başlamamışken osmanlının hicaz'da ayaklanma bastıramama gibi bir sorunu yoktur.

    arap milliyetçiliğini eski bir ittihadçı subay da başlatmamıştır. arap milliyetçiliği ittihatçılar'ın icraatlarından çok daha önce başlamıştır.

    https://fenahuyluspazo.blogspot.com/…tinin-asl.html

    bu verilen kaynakta yazan bilgilerin çoğu yanlıştır ve saptırılmıştır. aynı şerif hüseyin'in oğlu abdullah'ın hatıratında çoğu mevzuları saptırarak anlatması gibi. öyle ya adam biz 6 milyon sterlin edecek ingiliz köpekleriydik diyecek hali yok tabi ki saptıracak.

    günümüz dünyasının bize en büyük kıyaklarından birisi yukarıdaki blog yazısı gibi kaynağı, kimin tarafından yazıldığı belli olmayan uydurmalar ile dönemin ingiliz belgelerine dayanan çalışmalar arasındaki farkı görme şansı vermesidir.

    öncelikle talat paşa yahudi ve mason değildir. ayrıca filistin'deki siyonist yapılanma ittihadcılar sayesinde değil balfour deklarasyonunu, isyan sonucunda filistin'de israil yapılanması olacağını bilen(ingiliz arşiv kaynaklarına göre. bunun için doç. dr. ismail köse'nin arap isyanı kitabını okuyabilirsiniz, kitap tamamen ingiliz arşiv kaynaklarına dayanıyor.) şerif hüseyin ve oğlu abdullah ve faysal sayesinde olmuştur.

    şerif hüseyin isyan kararını 1915 suriye idamlarından çok önce almıştır. oğlu abdullah ingiliz komiser kitchener ile 1914 senesinde ilk teması sağlamıştır. bu tarihte cemal paşa suriye'ye 1914'ün kasım ayında yeni atanmıştır. henüz bahsedilen olaylar gerçekleşmemişti.

    bir diğer iddia da aşağıdaki cümle:

    "kanal harekâtı'nın başarısızlığa uğraması, bölgedeki türk gücünü tamamen kırdı. lakin şerif hüseyin, hala isyan etmemişti. zira maksadı aslında isyan etmek değildi, canını kurtarmaktı."

    kanal harekatının başarısızlığa uğramasına sebep olanlardan birisi şerif hüseyin'dir zaten, hatta kanal harekatı için osmanlı'dan para talep edip asi eğiteceğini söyleyen, o asileri türklere karşı daha sonra isyanda kullanan da kendisidir. osmanlı'ya kanal harekatı için söz verdiği birlikleri ve develeri vermeyen de kendisidir.

    kendisinin isyan etmeme amacı osmanlı'nın en güçsüz halini beklemektir. fakat isyan etmese bile ingiliz istihbaratına kanal harekatı öncesi deli gibi bilgi aktarmıştır çünkü oğlu faysal harekat öncesinde 4. ordu karargahında cemal paşanın yanındadır ve devamlı bilgi sızdırmıştır.

    bir diğer iddia olan bu söz ne zaman ve nerede kullanılmıştır, kaydı hangi resmi belgede vardır ben bilmiyorum yazıyı yazan da vermemiş:

    "5) ittihâdcıların pek çoğu, arabistan'ı osmanlı toprağı olarak görmüyordu. örneğin mustafa kemal paşa, suriye'de ordu kumandanı iken, 27 eylül 1918'de arabistanlı lawrence ile görüşmüş ve ona faysal ile yaptığı görüşmede müşterek bir kanaate vardıklarını, burasının arap toprağı olduğunu, türk ordusunun burayı savunmayacağını söylemiş ve ordusunu halep'e nakletmek niyetinde olduğunu belirtmişti. ardından da jön arap dostu fevzi el kavukçu'ya ''umarım siz arapların da müstakil bir devleti olur'' demiş, ordusunun başında ricat etmeye başlamıştı."

    bir diğer iddia olan isyanın komple bir isyan olmadığı doğrudur, evet isyan küçük bir isyandı başlangıçta şerif hüseyin'in adamları 15 bini geçmiyordu doğrudur. mesele şu ki bölgedeki osmanlı askeri mevcudu da anca 10 bine varırdı ki bu kuvvet medine hariç yardımdan mahrumdu. örneğin isyanın 1. senesinde osmanlı'nın kızıl deniz'de akabe haricinde kalan son limanı al-wajh'ı sadece 200 asker savunabilmiştir. mekke'yi savunması gereken ve isyan başladığında taif'te bulunan galip paşa komutasındaki askeri birlik sadece 2 bin mevcutludur. ayrıca isyan başlayınca osmanlı ordusundaki çoğu arap asker firar etmiştir. isyan ilerledikçe çöldeki bedeviler, asiler, aşiretler para ile satın alınarak şerif hüseyin tarafına geçirtilmiştir. öyle ki medine'yi savunan fahrettin paşa kuşatmanın son haftalarında artık şehir çevresindeki hiç bir aşiretten parayla dahi erzak alamayacak duruma gelmiştir.

    üstelik osmanlı'nın karşısında sadece şerif hüseyin değil, ebu suud gibi diğer aşiret reisleri de vardır ve şerif hüseyin'e isyan boyunca yardım etmişlerdir.

    son olarak madem filistin hüseyin ve ailesinin çok umrundaydı isyan sonunda tepkilerini gösterselerdi. yanı başlarında yaşandı her şey. filistin'in işgalinden çok hüseyin'in zoruna giden suriye'nin kendisine verilmemesi, halife ilan edilmemesi olmuş ancak o zaman ingilizler beni kandırdı diyebilmiştir.

    sonuç olarak araplar komple bir isyana girişmedilerse de tıpkı şimdiki gibi semer vuranlarının kim olduğu konusunda da bir sıkıntıları yoktur. şerif hüseyin'e karşı biz osmanlı'nın yanındayız diyen arap sayısı duruma kayıtsız kalan arapların yanında çok çok azdır. çoğu osmanlı ordusundaki arap askeri de firar etmiş ya da ihanet etmiştir. bu da ittihat ve terakki'nin güttüğü türkçülük politikasının ne kadar doğru olduğunu göstermektedir. zira araplar savaşta veya barışta güvenilecek bir topluluk değildir, ulus kavramları yoktur, bir çoğu parayla kolayca satın alınabilir, yağmaya ve köle cariyelere karşı zayıf ve uçkurlarına düşkündürler, esir türk askerlerinin altın dişlerini sökecek kadar insanlıktan uzak aşırı faydacı hayvanlara yakın bir toplulukturlar.

    bunun bedelini de isyandan sonra geçen 100 yıl sonunda hala ödemekteler.
24 entry daha
hesabın var mı? giriş yap