7 entry daha
  • nutuk'tan:

    efendiler, ismi geçen abdülkerim paşa merhum, benim çok kadîm arkadaşım idi. çok namuslu, hamiyetli ve temiz kalpli bir vatanperverdi. selânik’te ben kolağası, o binbaşı olarak bir büroda çalışmış, senelerce hususî arkadaşlık etmiştik. merhumun etvâr ve akvâlinden tarîkat mensubîninden olduğu anlaşılıyordu. bazı tekkelere müdâvemet ettiği de görülmüştür. fakat herhangi bir şeyhe mürit olduğunu bilen yoktur. çünkü, kendisini i’tikadât ve vicdanî telâkkiyâtında, derecat-i maneviyede –hazret-i evvel, büyük hazret– kabul ediyordu ve daire-i uhuvvetinde bulunanlara hazret, kutup ve sâire gibi –kendisince muhatabında gördüğü istidâda göre– makamlar tevcîh ederdi. bana da kutbü’l-aktâb derdi. şimdi izah edeceğim muhaberemizde de bu noktalara tesâdüf edeceğiz. kerim paşa’nın, kendine mahsus, bir usûl-i beyan ve tarz-ı tahriri vardı. kerim paşa, çok samimî ve zamanında pek çok mûcib-i şöhreti olan yüksek bir belâgatle görüşür ve öyle yazardı. kendisinde, ikna hassa ve kudreti olduğu da zan ve farz edilirdi. bizim, selânik’te bulunduğumuz sıralarda, orada ordu kumandanlığı ve ordu müfettişliği ile bulunmuş olan, hadi paşa, kerim paşa’yı izah ettiğim evsâfıyla beyne’l-ihvân muhterem ve mahbûb olarak tanımıştı.
16 entry daha
hesabın var mı? giriş yap