9 entry daha
  • süresi dışında bir sorunu yok. açıkçası kendine has temposuna veya özgün senaryosuna zarar vermeden hiç yoksa 40 dakika kısaltılabilecek bir film. sorun gibi görülen diğer şeyler ise daha ziyade bilerek verilen kararların sonucu.

    filmin harika bir tarzı var bence.

    olayın gerçekliğini ve vuruculuğunu anlamamızı istedikleri noktalarda hep ya çok açık bir dil, bir mesaj ya da aşırı bir şiddet var. zira bu yüzyılın dünyasında belli uyaranlara karşı o kadar tepkisizleştik ki, her birimiz artık belli bir seviyede sosyopatız. çok acı ama bazı şeylerin gözümüze sokulması lazım bağ kurabilmemiz için.

    --- spoiler ---

    örnekler:

    özellikle bebeğinden bir türlü ayrılamayan annenin aşırı dramatize edilmiş vahşi ölümü, bunun öncesinde iş hayatı üzerine ayaküstü yaptığı eleştiri ve çoğu kişinin hayallerini süsleyecek iş yerinin yapaylığı.

    doğrulukla bağını kaybeden ve az sonra başına bir şeyler gelecek beyaz adam imgesi. özellikle de siyahi karakterlerin cümlelerindeki dil bilgisi hatalarını düzelten -grammar nazi- herkesin sonrasında ölmesi. önce hırsızların, sonra da mel gibson'ın.

    mel gibson'ın partnerinin para için insan öldürmek üzerine yaptığı konuşmadaki "emin misiniz, son kararınız mı" havası. hani birazdan olacakları bir aksiyon sahnesi olarak kodlayıp geçmeyin; insanlar ö-l-e-c-e-k gibisinden...

    mel gibson, büyük bir uyuşturucu baskını sırasında aşırı şiddet kullanırken biri onun videosunu çekti diye (yani aslında şiddet kullandığı için değil, kullanırken yakalandığı için) görevden uzaklaştırılıyor. işini sert ama namuslu yapan bir adamdan, ailesini refaha çıkartabilmek için soygun yapabilecek bir adama dönüşüyor hemen sonrasında da.

    sonunda hayatta kalan ve tüm altınları alan tek kişinin aşırı yapay bir amerikan rüyasını yansıtan, tek boyutlu yeni hayatı. bu hayatta en mutlu olanın, o hayatı en az hak eden ve olanlardan en az bilgi sahibi olan annesi olması.

    --- spoiler ---
20 entry daha
hesabın var mı? giriş yap