22 entry daha
  • netflix'in uyarısını yabana atmayın ve özellikle hayatınızda tehlikeli narsistler varsa evde yalnız izlemeyin bu belgeseli. kendinizi huzursuz ettiğinizle kalırsınız.
    aslında bir yandan farkındalık sağlasa da diğer yandan insanda tehlikeli bir bağımlılık yaratıyor bu tür izlenceler, biri bitince diğerine geçmek istiyorsunuz, o tedirgin ruh halinden çıkmak istemiyorsunuz resmen.
    bundy yıllardır bize yakışıklı, zeki, çekici, karizmatik, tatlı falan diye servis edilmiş bir öykü. öyle gösteriliyor ki ilgi çekiciliği artsın ve satış malzemesi çıksın.
    oysa adam sadece zararsız görünümlü, sıradan, dikkat çekmeyen bir tip. çok zeki olup da mükemmel okullar bitirmemiş, harika işler yapıp başarılı olmamış. çok yakışıklı ve çekici olup da her istediği kadını elde eden bir kazanova olarak yaşamamış. ilk kız arkadaşını bile amerikan standartlarına göre geç bir yaşta edinmiş. politikaya atılmaya kalkmış ama hiç de yıldızı parlamamış, bu iş biraz ortam görmesini sağlamış o kadar.
    zaten cumhuriyetçi, özgürlüklere karşıt, güçlüden yana dar görüşlü bir herif.
    yetişkin dönemdeki bütün bu özellikleri ve görünürdeki yaşantısıyla tipik bir narsist. bir insanın diğeriyle beraber vakit geçirmekten neden mutlu olduğunu anlayamadığını, zamanının çoğunu boşa harcadığını ve bu nedenle sevgilisinin beklentilerini karşılayamadığını, içinde koca bir boşluk hissettiğini, belirgin bir kişilik sahibi olmaktan çok, öyle olmaya özendiği karakterler gibi davranarak kendini var etmeye çalıştığını kendi ağzıyla anlatan bir zavallı.
    tipik bir narsist olarak ilk sevgilisini, tam da elde etmek istediği hayata ve özelliklere sahip olduğu için bir şekilde tavlayıp ilişki yaşamayı başarmış, ancak kıza göre oldukça niteliksiz bir tip olduğu için terk edilmiş, bunun verdiği acıyla kendi içinde her zaman taşıdığı eziklik birleşince de hırsını canilikle kadınlardan çıkarmaya başlamış. tabii hiç kimse, bundan öncesi hakkında bir şey bilmiyor. gerçekten bu ilişkinin bitişi sonrası mı icraata başladı yoksa önceden de saldırıları var mıydı belli değil. içindeki tatminsizliği yok edebilmek için öldürdüğünü, her seferinde bu defa olacak ve her şey bitecek diye düşünerek cinayetleri işlediğini ama açlığının geçmediğini, direkt itiraf etmek yerine, başkası hakkındaki görüşleriymiş gibi anlatmış.
    herkesin yazdığı gibi, dehşet bir zekası falan yok, sadece başkalarının, sistemin ve otoritenin zayıflığından, aptallığından, eksikliklerinden faydalanmış. şansı yaver gitmiş.
    kendisinin de söylediği gibi, toplumda her zaman onun gibi olma potansiyeli taşıyan pek çok insan oldu, olacak. yan komşunun temiz yüzlü, sessiz sakin görünümlü, ot gibi yaşayan, itaatkar oğlunun iç dünyasında nasıl delikler, eğilimler, fanteziler, delüzyonlar olduğunu tahmin etmek şöyle dursun, bir sürü sinyal görsek bile bu tür ihtimaller aklımıza bile gelmiyor, söyleyen olsa da inanmıyoruz.
    bu da o melek yüzlü şeytanın sinsice birilerinin hayatını mahvedip sonra elinde ramazan pidesiyle eve dönerken size selam verip geçmesine olanak veriyor. ille de fiziksel şiddet olmak zorunda değil, psikolojik şiddet göstererek de insanların hayatları karartılıyor.
    günümüzde suçu örtbas edip yoluna devam etmek bu kadar zor olmasa daha ne münevver karabulutlar olurdu kimbilir. ki bunca teknolojiye rağmen bilinmeyen duyulmayanlar ortalığa saçılanlardan fazladır.
    etrafımızdaki ted'leri iyi kollamalıyız, insanlar bangır bangır bende bir anormallik var diye bağırmayabilir, ikaz işaretlerini teşhis edecek bilgisel donanıma sahip olmalıyız ki sezgilerimiz de güçlensin.
18 entry daha
hesabın var mı? giriş yap