5 entry daha
  • rakı bardağa konmuştur. üstüne buz gibi su eklenir. bir yudum içilir. bir yudum daha... kadeh biter, ikinci doldurulur. adam "ah" der... uzaklardan kopup gelen içten, derinden bir ah!.
    sigara ve içki çatlağı bet sesli, bıyıklı, esmer şarkıcı, kemancıyla masa masa dolaşmaktadır. adamın masasına gelirler.
    -emret abi, der esmer şarkıcı
    adam gözleri kadehte, kafasını kaldırmadan sessizce bir cümle mırıldanır:
    -bu akşam bütün meyhanelerini dolaştım ıstanbul'un (istanbul değil, ıstanbul)

    evet anlamında başını sallar esmer şarkıcı, keman girer.
    yan masalardan da şarkıya katılan olur:
    -.... seni aradım kadehlerdeki dudak izlerinde
    adam yalnız mıdır? belki
    sevmiş midir? çok. ama bir vakitler..
    ne vakitler sevdiğini hatırlayamayacak kadar geçmiş vakitlerde...

    çoook uzakta, uzak bir kasabanın sıkıntılı havasını, yaz bahçesinin serinliğinde dağıtmak ister bir kadın.
    dilinde inceden bir nağme:
    -...canım doya doya sarhoş olmak istiyordu
    gözlerinde türkanşoraybuğusu..

    adam, esmer şarkıcı, kemancı, yan masadakiler, herkes sevmişler de sanki , kaybetmişler gibi, bir daha hiç bulamayacaklarmış gibi, bulsalar artık o eski şarkılar, o güzel nağmelerde çınlamayacakmış gibi, hep bir ağızdan söylerler:

    -...seni aradım kadehlerdeki dudak izlerinde....

    bir uzak kasabadaki kadının gözlerinde buğu, bir de masada rakı kadehine dalıp gitmiş adamın gözlerindeki buğu.
    bir tek bu iki buğu sahicidir. gerisi yalan...
    şarkılar ve akşam, keman sesi ve yalnız adam, uzaktaki kadın ve kadehte rakı...
    istanbul sus pus...
    şarkılar ayakta, buğulu gözler uykusuz. * * *
9 entry daha
hesabın var mı? giriş yap