19 entry daha
  • sağolsun istanbul film festivali, böyle bir başyapıtı perdede izletti bize, atlas sinemasının korkunç kenar localarında olsa da... ne güzel bir filmmiş, seveceğimi tahmin ediyordum, bu kadarını beklemiyordum.

    çok katmanlı bir film "paris, texas".

    --- spoiler ---

    bir taraftan, aile üzerine, annelik-babalık üzerine bir film bu.

    babasının annesini "parisli" olarak tanıtmasını anlatır travis, annesinin bütün hayatı boyunca bundan nasıl da utandığını. yıllar geçmiş, sonunda iki oğuldan birisi bir fransız kadınla evlenmiştir, diğeri de texas'taki paris üzerine evini kurmak üzere bir arsa almıştır. ailenin tüm hayat üzerindeki damga üzerine ne güzel bir detay, ne kadar manidar!

    aynı zamanda aşk üzerine bir film bu.

    jane'i görmek, onunla konuşmak, muhtemelen dört yıl önce gerçekleştiremedikleri iletişimi sağlamak, kendini anlatmak, "ne oldu bize?"yi bulmak için, ya da sadece ona aşık olduğundan, hayatındaki tek kadının hala jane oluşundan gidiyor onca yolu. yürek paralayan, gözyaşı döken bir cam arkası telefon sahnesiyle de bunu izliyoruz. 4 yılın ardından dokunmuyorlar birbirlerine, hatta birbirlerinin yüzlerini aynı anda göremiyorlar bile. bu bile aşk ve iletişim üzerine ne kadar çok söylüyor!

    bir de, insanın hayatta kendini araması üzerine. filmin kayıp karakteri olarak görünen travis, aslında kendini "bulmuş" bir adam. her şeyin farkında. bu yüzden o kadar umutsuz. bu yüzden "genç kadın" ile bir gelecek ihtimalini düşünmüyor, "bir şans daha?" diye sormuyor ona. bu yüzden oğlu hunter'la kalmak istemiyor, kendisinin iyi bir baba olmayacağının bilincinde olduğundan, muhtemelen. bu yüzden genç kadını bir sex shop'ta çalışırken bulduğunda bile pek öyle şaşırmıyor. hayata ve kendisine dair görebileceği her şeyi gördüğünün farkına varmış bu "yaşlı adam".

    --- spoiler ---

    diğer yandan, müzik büyüleyici ve birkaç saniyede filmin atmosferine sokabiliyor. oyunculuklar inanılmaz: harry dean stanton'ın ifadesizliği, nastassja kinski'nin tam gereken zamanda gelen tepkileri özellikle.

    hani bazı kısa filmler oluyor, 9 dakikada sıkılıyor insan, dolayısıyla çok da kısa olmuyor o film. işte paris texas 150 dakika boyunca çarptı bana, vurdu, üzerimden geçti... biraz daha istedim, "kısa" bir filmdi. mükemmel bir filmdi ayrıca.
213 entry daha
hesabın var mı? giriş yap