71 entry daha
  • --- spoiler ---
    filmi sinemada izlememiş olmanın verdiği/kattığı bişeyler de olabilir ama film başladığı andan itibaren bu ne rezillik ula yaftasını haketmiştir benim gözümde. from dusk till dawn haricindeki pek çok tarantino mahsülünü (ki orda rodriguez efendi yapıyo yönetmenliği yanılmıyosam) beğenerek izlemiş birisi olarak, filmin slovakya ya bindirmeye başlaması ile derhal kurtlar vadisi-midnight express laflarının dökülmesi bir oldu. şimdi bu önemli bi noktaydı film/hikaye açısından çünkü haneke vari bi hamleyle film amerikalıdan bi şekilde nefret eden diğer dünya milletlerini iyice yemlemiş oluyordu. ha dedim ula belki bizi iyice gaza getirip sonrada suçlu hissettirecekler, "siz ekran başındaki / sinema salonundaki varlıklar olarak bu durumu yaratıyorsunuz bilmeden destek veriyorsunuz ve bu trajedi yaşanıyor!!! " gibi bi enteresan duruş mu yapar dedim...maalesef. ha şimdi neden yapılmış peki bu, neden hikayenin yolu slovakyadan geçmiş, yönetmen abimiz amerikalıların cahilliğinden dem vurmuş, ama şahsen ben "amerikalılar slovakya yı bilmiyor" bilgisinin nasıl kullanıldığını da anlayamadım, yani şimdi bunu bilmedikleri için inandırıcılığı mı yükselecek filmin? yoksa film boyunca böyle bir ülkenin varolmadığını uydurma bir isim olduğunu düşünüp sonradan var olduğunu öğrendiklerinde aaa demekki filmin anlattıkları gerçekmiş mi diycekler? peki öğrendiler mi şimdi slovakya yı amerikalılar??

    rahatça fark edilebilen bir başka özelliği ise filmin inatla bi kaç klişeye girişme özelliği olmuş. nedir efenm bunlar? filmin halim selim karakterinin filmin ortasına yetişemediği bir film olmuş bu, oysaki sürekli ortamlara girme isteği ilen dolu olan paxton efendinin josh dan daha önce kavuşmasını umuyor standard refleks lerle izleyici. ayrıca filmin bir yerinde katiyyen çok üzerinde durulmasada bu paxton efendinin fantastik bir ortamda bir kız çocuğunun ölümüne tanık olduğunu ve onu kurtaramadığını öğreniyoruz burda doluyoruz seyirci olarak, diyoruz ki bu sefer kurtar koçum diyoruz, ama tek gözünü yitirmiş kana hanımı çabalamasına rağmen gene kurtaramıyor, almanca da bilen kahramanımız.

    filmin ilerleyişi esnasında türlü çeşit itlik sıpalık yapıp, buyrun özdeşleşin diye ortaya konulan abilere çile çektiren karakterler filmin sonunda o kadar saçma biçimde cezalarını çekiyorlar ki gülmemek elde değil. 2 hatun ilen alex efendinin 10 metre süratlenerek çarpan bir araba tarafından darma duman olması ayrı bi saçma duruyorki, o an orda bulunmalarını felan geçiyor insan zaten. tabii ki hollandalı ve işkence etme sevdalısı abimizinde son derece steril bir ortamda yüzük parmağını kaybettikten sonra-ki kendisi hayatında evlenmeyi seçtiğini ve bu seçimin onun için doğru olduğunu felan zırvaladıı amaçsız bir cümleye mana katar belki bu?- kendi artıklarının içinde öldürülmesi de ayrı bi inceleme konusu. ayrıca filmin sonunda bütün hıncını bu ekipten alan paxton karakteri tıpkı bir bumerang cehennemi finali yaşatıyor bize, tamamen "boş" a bitiyor film, elite hunting tam gaz devam ediyor mu çalışmalarına hiç bir fikrimiz yok acep bu da hinlik olsun diye mi bırakıldı diye düşünülebilir, hani iyice tırssın izleyici bu kişiler hala faal dünyada bir yerlerde diye korksun mu istenmiştir? kimbilir...

    ha film hakkında hakkaten araştırmaya değmez bence ama nacizane bir kaç zihin cimnastiği yapmaya çalışırsak -ki burdan sonrasında yazının, tamamen dağa taşa sıkılacağı, daha az destekli atılacağı için devam etme tercihi tabii ki buraya kadar okuyan sizindir efenm- bir vejeteryan olan paxton un, elleriyle et yiyen hollandalı abiyle-imdb bile böyle isimlendirmiş- ters ters bakıştığı an kupanın erken finali bi nevi. ayrıca oli yi arayan josh un polisle görüşmesindeki tiskinç makyajlı polis kişinin evinden çok uzaktasın iması, hem polisin işin içinde olduğunu az buçuk gösteriyor hem de josh a hati çocuum ikile artık diye bir mesaj veriyor sanki. bütün bir slovakyanın savaşta olduğunu erkeklerin kadınlara ilgi göstermediğini felan anlatarak karakterlerimizi bratislava ya yollayan filmimiz ise bize hiçbir savaş görüntüsü sunmuyor hatta bir iki kere televizyon görmemize rağmen böyle bir şeye denk gelmiyoruz acep tatil işletmesinin gelene gidene pulp fiction ı izletmek istemesinden midir -tarantinoya bi jest şeklinde- yoksa ben toptan yannış mı duydum savaş hadisesini diye düşündüm bi ara. tabii ki jules winnfield ın tamda kahramanlarımız oraya yanaştığı anda ne dediğine çeviri maarifeynin bakmak lazım çünkü paxton soruyor bir yerde ne dediklerini nasıl anlayacağız altyazısız felan diye belki nefretengiz bi şeyler var o sözlerde? eğer ezekiel e denk düşüyosa mesela and "i will strike down upon those with great vengeance..." diye belki bi şeyler ifade edebilir. ki burda almanca konuşabildiği için işkence edeniyle iletişim kurabilen kahramanımıza dönersek, elite hunting belki manasına kavuşmuş olur, çünkü ortada bi hunt yok esasen çünkü adeta kasaptan et almışda mutfakta kuşbaşı doğruyormuşçasına bi tüketim söz konusu, ama avcının avladığı hayvanla konuşabildiği bir an yaratılmış filmde hatta bu ve üzerine gelen bi takım "sakarlıklar" paxton a bir şans tanıyor kurtulması için...

    ayrıca zaman harcamaya değmez diye düşündüysemde bi takım mitolojik göndermeler de bulunabilir filmde sanırsam erkekleri su başında gandıran sirens şeklinde deniz kızları yahut yol kesen ufak tefek caniler gibi...
    --- spoiler ---

    tanım kisvesi altında ise; bir takım klişeleri beceriksiz biçimde bünyesinde barındırırken bazılarını ise yoluna göre büken, sözde gerilim tiksinti yaratmayı amaçlayan, bu uğurda yer yer başarılı olan bir filmdir. ama gözden uzak tutulmamalıdır ki gayet ciddi bir sataşmada içeriyor film slovakya ya karşı ki esas gerilim konusu o kısımlar oluyor...
135 entry daha
hesabın var mı? giriş yap