201 entry daha
  • gaz alma misyonunu başarıyla yerine getiren pr fenomeni.

    kimi sorumlu tutuyor? belirsiz. (yersen dünya liderlerini)
    neyden sorumlu tutuyor? belirsiz.
    sorumlulardan ne istiyor? bir şey yapmalarını.
    ne yapmalarını istiyor? belirsiz.

    bu kızın bir değişiklik yapacağına inanan cidden saftır.
    bir iletişimci olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim, bir konuyu sümen altına itmektense, sulandırmak daha iyi. çünkü insanlar konuyu zihinlerinde tüketip unutuyor. o da bunu yapıyor.
    hiçbir fayda sağlamadan 1-2 yıla unutulur. zaten elle tutulur bir şey de sunmuyor. sunsa, zaten oralara çıkıp konuşması mümkün değil.

    çevre felaketlerini önlemek için neler yapılması gerektiğini merak edenler, ecotopia adlı kitabı okusunlar.
    (bkz: ecotopia)

    bu iş gerçekten çok ciddi. bu kızla sulandırılamayacak kadar ciddi.

    hadi çıkıp biri bm kurulunda desin ki apple, ıbm, samsung üretimini yavaşlatsın. dünyadaki silikon madenleri bunlar yüzünden tükeniyor.
    hadi fast fashion kavramını sorgulasın.
    h&m, zara ve ıkea gibi hızlı tüketim markalarını sorgulasın.
    büyük tarım şirketlerini, toprağı mahveden zirai ilaç firmalarını sorgulasın.
    yer mi? yemez. zaten oraya çıkartmazlar bu lafları edecek birini.

    gerçekleri konuşalım. şu an sürüklendiğimiz çevre felaketiyle gerçekten mücadele etmek için çok radikal değişiklikler gerekiyor.
    bir kere tüketim odaklı ekonomi terk edilmeli.

    bu ne demek?
    ihtiyaç fazlası üretim duracak demek.
    yani artık gerçekten ihtiyacı olan ürünler üretilecek, yıllarca kullanılacak.
    hatta bazı ürünler sadece kamu faydası için olacak.

    en basitinden artık 2 yılda bir cep telefonu, bilgisayar değiştiremezsiniz demek.
    5 yılda bir yeni otomobil devri bitti.
    hatta otomobil devri bitti.
    öyle her sezon yeni tekstil ürünü almak? unutun.
    uçakla seyahat? belki sadece kıtalararası.
    kitlesel tarım üretimi? zirai ilaçlama? bitecek.
    yani artık sadece bölgesel ihtiyaçlara yönelik üretim yapılmalı.
    bu ne demek?
    metropol diye bir şey kalmayacak. insanlar ufak şehirlerde yaşayacak ki sınırlı sayıda üretim yapıp kendilerine yetebilsinler.
    ülkelere ihracat kotası getirilecek ki sadece ihtiyaçları kadar üretsinler.

    böylece kaynak tüketimi önemli ölçüde azaltılacak.
    enerji ihtiyacı azalacak.
    böylece doğanın dengesini bozan elektrik santralleri azalacak.
    ivedi bir nüfus planlaması yapılacak.
    nüfus kontrol altına alınacak.

    insanlar tükettiklerini yerine koymak zorunda tutulacak.
    mobilya mı alıyorsun?
    harcadığın ağaçları yetiştirmek zorundasın.
    o mobilyayı da iki sene sonra değil 20 sene sonra değiştirebilirsin.

    bunlar ilk akla gelen yöntemler.
    böyle bir önlem planı ne demek biliyor musunuz?
    tüm batı medeniyetinin yaslandığı büyüme odaklı ekonominin çökmesi demek.
    abd ve avrupa'yı ayakta tutan değerleri yerle bir etmek demek.

    ama çıkıp "geleceğimizi çalıyorsunuz" demek kolay.
    bunu söyletmek de kolay. kitlelerin gazını alıyor.

    işin bir de şöyle bir boyutu var. gelişmiş ülkeler, çevre konusunu gelişmekte olan ülkeler üzerinde bir baskı unsuru olarak kullanıyor.

    mesela bakın kızın bm'ye şikayet ettiği ülkelere gelişmekte olan ya da büyük pastadan aldığı payı artırmakta olan ülkeler.

    neslican tay bitti, şimdi yeni oyuncağınız hayırlı olsun.
    paylaşın instagram'da. 30-40 sene sonra istanbul'da palmiye ağaçları yetişmeye başlayınca, pazarda çengelköy coconut'u görünce, ya da ege'de tropik kasırgalar yaşanınca şaşırmayın.
1808 entry daha
hesabın var mı? giriş yap