• direkt kültür zedeleyici, insanları, "olmuyorsa sevgilini değiştir"meye, "aşk gemisi" terimine alıştıran bir diziydi. dürzülüğün daniskasıydı. ülkemizde, kadınlarımızın gemici üniformasına saniyesinde tav olmalarına neden olan, bilinçaltlarına gemici üniforması sahibi insanların tercih edilebilirliklerini ve seksi olduklarını yerleştirmiştir. bundan faydalanıp beyaz elbiseler giyerek etrafta dolaşan bir dolu insan türemişti zamanında.

    geminin kaptanı gavin macleod'un pis sırıtışı, "aşk gemisi" sözü geçtiğinde hep aklıma gelir, midemi bulandırır. yıllar sonra oz'da cardinal olarak karşımıza çıkan bu amca, iğrenç gülümsemesinden hiç bir şey kaybetmemişti.

    genelde 3 tane hikaye olurdu her bölümde. dizi başlayınca evvela yeni tipleri tanırdık hafiften, dertlerini, heyecanlarını izlerdik. sonra ortalarına doğru bir gerilimler olur, problemler ortaya dökülür, sonlarda da bu 3 hikaye bir şekilde, binbir dalaverayla birbirine bağlanır herkes gevşek gevşek sırıtırken dizi biterdi. formülü buydu kısaca.

    geminin gerçek adı princess cruises'di ki halen, meraklılarını oradan oraya gezdirmekte, parası olan "aşk ve balayı" meraklısı leş-manyak romantik bünyelere hizmet etmektedir.

    şimdi de filmi yapılıyomuş "aşk gemisi"nin, ebeler-dedeler izler, sinema'dan çıktıktan sonra da parklarda bahçelerde oynaşır şakalaşırlar herhalde.
25 entry daha
hesabın var mı? giriş yap