98 entry daha
  • not: brezilya dizisi seklinde entrylerdir, pilot bolumu buradadir (bkz: #9635910)

    kitaba karsi onyargimin kaynagi, suradan da gorulecegi gibi (bkz: #8999786), arka kapaktaki “emperyalizme karsi verilmis ve kazanilmis ilk kurtulus savasi” yazisiydi. bendeki kitap 86. baskiydi ve ayni soz onsozde de tekrarlanmisti, epey istikrarli bir yanlisti yani. elbette bir cumle yuzunden 700 sayfayi okumadan mahkum dogru degil ama cumle boyle bir cumleyse, kitaba normalden daha elestirisel gozle okuyarak baslamak lazimdi.

    nitekim beklentilerim bosa cikmadi; roman kismina kadarki gelismelerin anlatildigi ve daha onemlisi romanin "tonunu" belirleyen, daha bir tarih kitabi havasinda olan ilk kisim birinci dunya savasi meraklilari icin tam bir felaket: sayfa 14’ten basliyoruz; savas cikti deniyor ama nasil girdigimizin uzerinde bir tek satir dahi durulmamis. sadece biz de savasa katiliyoruz ve girer girmez savas bakani lord kitchener, turkiyeyi (osmanli) yokedinceye kadar savasacagiz diye bir beyanat veriyor. bonus olarak da, nazilerin okul kitaplarindaki yahudi resimlerini andiran bir “sizin ebenizi sikicem” bakisli karikatur.

    osmanlinin savasa nasil girdiginin atlanmasi cok uygun bir tesaduf [yer tutmasin diye demeyin, o dandik karikatur konmayabilirdi]. uygun, cunku kitap boyunca temel alinan mazlum edebiyatinin bastan saglam kurulmasi lazim: “dunyayi bolusmekte anlasamayan buyuk devletler” savasa girmis ve kendi halindeki hasta adamin uzerine cullanmislar.

    halbuki kisa bir arastirma gosterecek ki, osmanli devleti melul melul bakarken, almanya tarafindan zorla sokulmadi savasa. savasin oncesinde, osmanli, sadece almanyaya degil, ingiltere ve fransaya dahi ayri ayri ikili savunma antlasmalari onerdi ve hepsi reddedildi. (inanmayacaksiniz ama ittihat ve terakkinin medet umdugu ulkeler arasinda, son 150 yildir canimiza okuyan rusya da vardi) reddedilmemizin nedenleri basit:

    1) o tarihlerde kimse savasin 4 sene surecegini dusunmuyor, birkac ayda bitecegini hesapliyordu. osmanlinin lojistik kapasitesi, ordunun mobilizasyonunu bu birkac aydan once tamamlamaya musait degildi. yani osmanli bir yuktu.

    2) muttefikler halihazirda osmanli topragini isgal etmekteydiler. 100 sene once bagimsizligini kazanmis misir (ki sonradan istanbul uzerine yurumus, sultanin ordusunu yenmis ve araya “dunyayi paylasmakta anlasamayan” avrupali kuvvetlerin girmesiyle geri dondurulmustu; mazlum edebiyatinda emperyalistlerin kicimizi kendi cikarlari icin de olsa kurtardiklari bile anlatilmaz). misir daha sonra ingiltere kontrolune girmisti ama haritada halen osmanli topragiydi. (keza fransizlarin cok etkin olduklari suriye ve lubnan) isin ironik tarafi, ingiliz imparatorlugunun kahire masasi, yine bircogu teoride osmanli topragi olan ortadogunun, fransizlarla paylasimi planlarinin yurutulecegi merkezdi.

    3) rusya, almanyaya karsi, ingiltere ve fransanin en buyuk kozuydu ve bunun da fiyati, istanbulun onlara teslimiydi. donemin ingiliz yetkililerin buyuk cogunlugu bundan hoslanmasalar da kabullenmislerdi. bunu imkansiz kilacak bir anlasmaya girilemezdi.

    atladigim nedenler de olabilir; su an icin onemli olan su ki, iki ve uc birlikte dusunuldugunde cok cok muhim bir noktaya isaret ediyorlar; hakkiyla anlasilmasi icinde dogru perspektiften, yani great game denen stratejiler dikkate alinarak bakilmasi lazim. napolyon 1798’de misira 40 bin kisi cikarip hindistana dogru yurumeye basladiginda ingiliz stratejistlerin kabusu olmustu. ilerleyen senelerde, bu zayif noktaya, yani hindistan yoluna kuzeyden genisleyen ruslar etki etmeye basladilar. rusyayla ingiltere arasindaki afganistan merkezli genisleme savasi ve bunun zamanla yayilarak butun misir-hindistan arasindaki kusagi bir satranc tahtasina cevirmesi, osmanlinin rusyaya tampon olusturmak icin ayakta tutulmasindan bahsediyorum.

    1907’deki anglo-rus paktina kadar great game resmen devam etti ve pakttan sonra dahi hayatinlari ruslarla savasarak gecirmis idarecilerin, istihbarat yetkililerinin egilimlerini degistirmeleri imkansizdi. oysa birinci dunya savasi, butun bu egilimlere ters bir politikayi gerektiriyordu ve artik bati cephesindeki olum kalim savasi gozonune alindiginda osmanlinin hayatta tutulmasi onemsizdi. (zaten daha savasin ortalarinda, ingilizler almanyayi fazla hirpalamadan yenmeleri gerektigini, cunku sonradan onlari ruslara karsi kullanmak zorunda kalabileceklerini planliyorlardi. cok cindir bu viktoryen kalintilari)

    tabii bu cikar iliskileri ve reelpolitik, emperyalist-mazlum ayrimiyla temellenmis bir hollywood senaryosunu imkansiz kildigi icin pek anlatilmiyor. tartisma kulturu acisindan da guzel bir nokta bu; zira ola ki bu great game’i filan anlattiniz, o zaman alacaginiz cevap da “ne yani hayrimiza mi kurtarmislar, daha cok somurebilmek icin yaptilar” gibi birseyler olacaktir.

    birincisi bu, bu konularin neredeyse hic bahsedilmemesine bir neden olamaz; ikincisi zaten kimse ingiltereyi ovmuyor. ne yazik ki cogunluk iyi adam-kotu adam kalibindan kurtulamadigi icin dusunceleri ancak boyle anlamlandirabiliriyor. hem de ingilterenin politikalarini destekleyip desteklemediginiz seklinde bile degil; ingiliz yalakasi yahut ingiliz dusmani seklinde. konu dagildi biraz ama bu retorik cok onemliydi, savasa girisimize geri donelim biz…

    edit:
    http://www.espionageinfo.com/fo-gs/great-game.html
    http://www.sras.org/news2.phtml?m=458
121 entry daha
hesabın var mı? giriş yap