8 entry daha
  • başvuru için telefon ediyorsunuz, karşınıza iks adlı bir şirketin elemanı çıkıyor. sitelerinden anladığım kadarıyla bu adamların tek yaptığı iş bu. size seyahat amacınızı soruyorlar, konsolosluğun istedigi belgeleri hızlıca sıralıyorlar. turistik vize alacaksanız ve öğrenciyseniz davetiyeler, banka hesapları, uçak rezervasyonları yeterli değil, ayrıca ailenizin çalıştığı şirketin her türlü evrağının aslını(!) ve kopyasını da istiyor hollanda konsolosluğu. (imza sirküleri, vergi levhası vs.) tabi tüm bu aşamalara gelebilmek için bankaya yatırmış oldugunuz para karsılığı alabileceğiniz pin kodunuzu baştan söylemeniz gerekiyor, henüz almamışsanız 18ylt'yi kredi kartınızdan itinayla çekiyorlar ve son olarak size randevu yerini ve saatini bildirip, mümkünse 10 dk. erken gelmenizi tembih ediyorlar.
    daha sonra randevu saatinde kapıya gidiyorsunuz ve sizi içeri alıyorlar. içeri girer girmez karşınıza iriyarı bas sesli bir güvenlik görevlisi çıkıyor. adam size 56ylt bozuk paranızın olması gerektiğini aksi takdirde başvurunuzun alınmayacağını, içerdeki odaya geçip evrakların fotokopilerini ve asıllarını ayrı ayrı dosyalamanızı ve orda kurulmuş bir masa ve bir kasadan oluşan ups tezgahından zarf alıp, 7ytl ödemediğiniz takdirde vizenizi en erken bir hafta sonrasına alabileceğinizi söylüyor. tabi bütün bunlar olup biterken sizin randevu saatiniz yaklaşıyor. sırıtarak her gelenden 7ytl toplayan ups görevlilerini geçtikten sonra başlıyorsunuz evraklarınızı ayırmaya. özenip bezenip her evrağın aslı ile fotokopisini ataşla tutturmuş olmanız kimsenin umurunda değil, onlar teker teker ayrılacak ve fotokopiler başvuru formunun arasına konulacak. bir yandan da etraftan bozuk para dileniyosunuz, tam 56 ytl olması lazım çünkü. bütün bunlar olup biterken güvenlik görevlimiz saymaya başlıyor: "5,4,3,2..." 5 saniye içinde hazır olmayanları almayacakmış içeri, bunlar bir daha başvurup, para ödeyip öyle gelmek zorundalarmış. elinizde dağılmış evraklarınız, ve değerli ups zarfınızla merdiven basamaklarında sıra beklemeye başlıyor ve öndeki vize başvurusuna kulak misafiri oluyorsunuz.

    başvuruyu alan görevli(b.a.g): "eski eşiniz hollanda'da mı yaşıyor?" -zaten önündeki belgelerden belli ama yine de soracak neyse...-
    başvuran(b): evet, kendisi hollanda vatandaşı zaten.
    b.a.g: "ne zaman ayrıldınız?"
    b: -biraz durakladıktan sonra- "6 yıl önce"
    b.a.g: kafasını kaldırıyor ve soruyor "neden?"
    10 saniyelik bir sessizlik oluyor ve adam, hala evrakalrla cebelleşen benim ve başvuran kadının şaşkın bakışları arasında sorusunun cevabını bekliyor.
    b: "anlaşamadık..."

    biz turistik bir gezi yapmak amacıyla kısa süreli vize alırken böyle maceralar yaşayıp, günlerce evrak hazırlayıp, her aşamada biraz para ödeyip, ahiret soruları cevaplamak zorunda kalırken, türkiye'ye gelen ab vatandaşları havaalanında yapılan anonsla bir gişeye yönlendiriliyorlar ve paralarını verip vizelerini alıyorlar. öte yandan ben, okulda devletler hukuku'nda karşılıklılık ilkesi* diye bir şey olduğunu öğreniyorum. ne var canım bunda degil mi? onlarda bize vize uyguluyor biz de onlara...
470 entry daha
hesabın var mı? giriş yap