2 entry daha
  • iki genç geldi işyerine. nişanlılar, gözlerinin içi gülüyor genç kızın. oğlan biraz daha "dik durma" kaygısında. ama on dakika önce elime verdiği, çizgili kağıda yazılmış "beni anladınız allah ne muradınız varsa versin" notu var zihnimde. gülümsüyorum onun yaşına ve hissiyatına uymayan duruşuna bakarken. anlatıyorlar uzun uzun. daha konuya gelememişler de etrafı kolaçan ediyorlar gibi. birden genç kız - o gözlerinin içi gülen kız- buza çeviriyor bakışını: askere gidecek, düşünebiliyor musunuz diyor. ya başına bir şey gelirse? cevap yok! "ne düşnüyorsun bu konuda?" diye soruyorum. "ölür, kavuşamam! yılardır beklemişim, ölürse ölürüm..." diyor. gözleri japon çizgi filmlerindeki küçük kızlarınki gibi doluyor... ölmüş işte gene bir tanesi. rakama vurulup söylendiğinde o kadar sığ ki; hayal ölüyor be, yapılmak istenenler, uğruna hayat verilesi bir sarılış, bir gün bile sevgiliyle birlikte uyanılmadan kapanan bir defter... diğer yandan da ölüyor. dün vardı ekranda; bir pkk lı gencin ağlayan annesi. annenin düşüncesi, savunusu, hayatı, derdi...; sadece anneliği. en koşulsuz sevgi! yazık çocuklara.

    dedem söylermiş ölüm yatağında:
    çamdan sakız akıyor
    kız nişanlın bakıyor oy zalım nenni nenni
    o yana da dönder sar beni, bu yana da dönder sar beni
    sağ yanımda yarem var sol yana dönder beni!

    nişanlı bakıyor, nişan almış bir başkası bakıyor, hayatla ölüm arasında bir çocuk akıyor.

    şemdinlide bir asker tezkere aldığı gün vurulmuş helikopterde, aşağıda da! dönemeden yarin kolunda. yara sağı öldürmüş ya, ne yana dönsen ölüm o vakit, annaye kavuşamamanın korkusu içinde...
24 entry daha
hesabın var mı? giriş yap