22 entry daha
  • 1920'lere döndüğümüzü gösteren olaydır. vahdettin'in istanbul'u ingilizlere vermesi sonrasında istanbul'a yerleşen ingiltere'yi, şu an incirliğe yerleşmiş olan abd gibi düşünebilirsiniz. o yıllarda yüzbaşı faruk, beyoğlu'nda ingiliz inzibat subayı teğmen miller'i emre rağmen selamlamamıştır. bunun üzerine istanbul hükümetinin harbiye nazırı ziya paşa, yüzbaşı faruk'u çağırır. selamlamamasının sebebini askeri görmemesine yorar ancak yüzbaşı faruk "onun rütbesi benden düşüktü, onun beni selamlaması lazımdı" diyerek haklı davasını savunur. faruk'a ingiliz teğmenden özür dilemesi emredilir. bunun üzerine yüzbaşı faruk apoletlerini söküp masaya bırakır, ankara'ya gider.

    85 yıl sonra aynı olay, bu sefer tam bağımsız* türkiye'nin başına yine geliyor. biz milli mücadeleyi bunun için mi yapmıştık? nerde milli yeminimiz?

    yine o tarihlerde sadrazam tevfik paşa londra'dan dönmüş, konferans hakkında padişah'a bilgi sunmak için saraya giderken ingiliz trafik askeri tarafından arabası durdurulur. ingiliz askerleri sadrazamı ve yaverini tutuklar. arabanın plakası olmadığından dolayı karakola götürürler. sadrazamı başbakan olarak düşünürseniz bu tip bir teslimiyetçi zihniyetin başımızda olması, ilerde daha nelere boyun eğeceğimizin habercisi değil midir?
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap