• üstat ergün arıkdal 21 kasım 1936’da geyve’de doğdu. annesinin adı hafize, babasının adı mehmet nuri’dir. üç erkek kardeşin en küçüğüdür. annesi ev kadınıydı, babası ise devlet demiryollarında demiryolu hat müdürü olarak çalışıyordu. babası devlet memuru olduğu için, çocukluğu ve gençliği yurdun farklı illerinde geçmiştir. bu vesile ile daha küçük yaşta anadolu’nun muhtelif yörelerini gezme ve tanıma fırsatı bulmuştur. babası, o zamanlar osmanlı imparatorluğuna bağlı olan şam ilinde doğmuş, annesi ile evlenmeden önce musul, kerkük, şam, halep, ürdün illerinde bulunmuş ve gençliği 1.dünya savaşı ile kurtuluş savaşı arasında demiryolu zabiti olarak “hicaz“ diye de anılan güney cephesinde, hem demiryolu inşaatı yaparak hem de savaşarak geçmiştir.

    ergün arıkdal, ilk öğrenimini sivas ve samsun illerinde, ortaokulu ise konya’nın ereğli ilçesinde tamamlamıştır. liseye mersin’de başlamış, istanbul erkek lisesi’nde bitirmiştir. 12 yaşında babasını kaybetmiş, 16 yaşından itibaren yatılı okullarda okumuş, tatillerde ise annesinin konya’nın ereğli ilçesindeki evlerinde oturmuşlardır.
    daha 15 yaşlarında iken felsefi konular ilgisini çekmiş, o zamanların imkanları dahilinde başta varlık yayınları olmak üzere okul kitaplıkları ve zamanın milli eğitim bakanlığı’nın çıkardığı fikir eserleri serilerini hiç aralıksız takip etmiştir. ergün arıkdal, 1940’lı yıllarda çıkan bütün dünya adlı derginin içindeki ipnoz, altıncı duyu, telepati, ruhlarla irtibat gibi konularda yazılan makalelerin içeriğinden çok etkilenmiş ve zamanla içini metapsişik konularda araştırma yapmak, bilgilenmek ateşi kaplamıştır.

    1950 yılında ortaokulda okurken, ağabeyinin istanbul’dan gelirken yanında getirdiği, o zamanlar üstat bedri ruhselman’ın yayınladığı ruh ve kainat dergisi ile tanışmıştır. o andan itibaren dergiye bağlanmış fakat liseyi okumak üzere istanbul’a gidene kadar diğer sayıları senelerce bulamamıştır. daha sonra arıkdal’ın karşısına, liseyi istanbul’da okumak fırsatı çıkmış ve bu fırsat kendisine başka kapılar açmıştır. bir yandan metapsişik konuları takip ederken, bir yandan da felsefe, psikoloji ve sosyoloji ile ilgilenmeye devam etmiştir. istanbul erkek lisesi’nde zamanın çok kıymetli öğretmenlerinden ders almış ve bu durum kendisini entelektüel gelişimi bakımından müspet yönde etkilemiştir. lisedeki felsefe öğretmeni kendisindeki özel yeteneği fark etmiş ve ders dışında da felsefi konular üzerinde onunla sohbetlerde bulunmuştur. spiritüel konuları kaynağından takip etmek niyetiyle liseden itibaren kendi çabasıyla fransızca öğrenmeye çalışmış ve bunda başarılı olarak dilimize birçok eser ve makale kazandırmıştır. istanbul’da okurken aynı zamanda metapsişik tetkikler ve ilmi araştırmalar derneği’ne devam etmeye başlamış ve bu faaliyet hayatının sonuna kadar sürmüştür. 1957 ile 1961 yılları arasında istanbul üniversitesi iktisat fakültesi’nde öğrenim görmüştür.

    1958 yılında metapsişik tetkikler ve ilmi araştırmalar derneği’ne üye kaydedildikten sonra, ilk olarak 15 eylül 1959’da dernek yönetim kurulunda görev almıştır. ruh ve madde dergisinde makaleleri ve fransızcadan çevirileri yayınlanmaya başlamıştır. ilk kitabı olan “ipnotizma, manyetizma ve telkin“ adındaki eserini 1963 yılında daha 27 yaşındayken kaleme almıştır. 1959-1974 yılları arasında 15 yıl süreyle sadıklar planı tebliğlerinin medyomluğunu bizzat sürdürmüştür.

    1965 yılında evlenmiş, 1966 yılında bir oğlu, 1975 yılında bir kızı olmuştur. 19 kasım 1967’de metapsişik tetkikler ve ilmi araştırmalar derneği başkanı olmuş ve bu vazifeyi ömrünün sonuna kadar sürdürmüştür. derneğe girişinden itibaren o dönemde yavaşlamış olan faaliyet ve araştırmalara ivme getirmiş; konferanslar, seminerler, paneller ile ruhçulukla ilgili bilgileri türk insanına aktarmış, bilgi akışına ömrü boyunca süren titiz çalışmalarıyla büyük bir hız kazandırmıştır. 1970 yılında istanbul üniversitesi psikoloji bölümüne kaydolmuş ve burada 3 yıl öğrenim görmüştür. vazife hayatını daima meslek hayatından önde tutmuş, hayatının tüm akışını ruhsal çalışmalarına göre ayarlamıştır. meslek hayatında finans ve otomotiv sektörlerinde çalışmış, son olarak 1986 yılında otomotiv yedek parçaları satış müdürlüğü görevindeyken emekli olmuş ve daha da artan bir tempoyla zamanını ruhsal bilgilerin yayılmasına ayırmıştır.

    türkiye’de vazifeyi dr. bedri ruhselman’ın bıraktığı yerden devralmış ve vazifesini daima yeniyi, ileriyi hedef alarak sürdürmüştür. hayatını tam bir ruhçu, büyük bir vazife insanı olarak yaşamış, bir örnek oluşturmuş, birçok “ilk“e imza atmış, birçok talebe yetiştirmiş, ruhsal araştırmalarını büyük bir disiplin içerisinde sürdürmüş, daima türkiye’yi gelecekteki fonksiyonuna hazırlamaya gayret etmiştir. bu amaçla 1992 yılında hayatının en büyük gayelerinden olan ve ruhsal bilgileri daha geniş kitlelere ulaştırma amacını taşıyan meta fm 105.6’yı kurmuş, 1994 yılında geleceğe ait büyük fonksiyonun zemini olarak bilyay-insanlığı birleştiren bilgiyi yayma vakfı’nı kurmuştur. vakfın kurucu başkanı olan ergün arıkdal, bu vazifesini de vefatına kadar devam ettirmiştir.
    hayatı boyunca maddiyatı daima ikinci planda tutarak tam bir teslimiyet içinde yaşamıştır. ruhçu bilgiyi türkiye’ye ve dünyaya yaymak için ruh ve madde yayınları’nı kurmuş ve bugüne kadar sayısız eserin insanlığa ulaşmasına daima öncülük etmiştir. yapıtları arasında “nazari ve tatbiki ipnotizma, manyetizma ve telkin“, “medyomluk“, “ansiklopedik metapsişik terimler sözlüğü“, “ipnozun gerçek yüzü“, “ruhsallık üzerine denemeler“, “değişime doğru“ adlı eserler ile sayısız makale, çeviri, derleme sayılabilir.

    bilgisinin tatbikatını yapabilen nadir insanlardan biri olarak tam bir sadelik ve alçakgönüllülük içinde hayatını sürdürmüştür. herkes için son derece müşfik bir baba, evlatlarının içindeki cevherleri bularak kendilerini en iyi şekilde yönlendiren bir öğretmen, çok güçlü bir medyom ve telepat, ileri derecede sahip olduğu telkin ve tedavi yeteneği ile birçok insanın hayatındaki karanlıkları aydınlatan bir şifacı olmuştur. ömrü boyunca kutsal vazifesi doğrultusundaki her şeyi gerçekleştirmiş, zaman zaman hayatında meydana gelen tüm çalkantılarına rağmen yolundan bir kıl kadar sapmamıştır. hayatının son gününe kadar çalışmış, radyo sohbetlerine, konferanslara, seminerlere ve vakıf içi özel çalışmalarına devam etmiştir. vazife ilkelerini ortaya koymuş ve bunları yaşayarak herkese örnek olmuştur. kutsal vazifesinin son aşaması olarak 6 ocak 1997 tarihinde bedenini terk eden üstat ergün arıkdal, ardında vazifenin sürdürülmesi için gereken tüm ilke ve uygulamaları bırakmıştır.

    (bkz: bilyay vakfı)
    (bkz: metapsişik tetkikler ve ilmi araştırmalar derneği)
    (bkz: sadıklar planı)
  • spiritüel pornografi ithamıyla, aynı değerli vazifeli (bkz: bedri ruhselman)'a karşı takınılan tavıra maruz kalan mütevazı ruhbilimci ve medyom.

    medyomluğu vasıtasıyla dünyaya çok faydalı bilgiler verilmiştir. ancak kendinden olmayanı dışlayan tipik müslüman ötekileştirmesine maruz kaldığı için ülkede kıymeti hiçbir zaman bilinemeyecek üstatlardan biri olarak kalacaktır.
  • ergün arıkdal der ki : "bütün bu dejenerasyonun arkasından mutlaka bir rejenerasyon gelecektir."
  • aynı anda iki üç kitap okuyup yarıda bırakmak üzere kötü bir dönem geçirmiş biri olarak o dönem alıp yarıda bıraktığımı zannettiğim ama içine bakınca ekim 2004 tarihi atmış olduğum kitabında sonuna kadar altı çizili satırlar ve notlar bulduğum ve bu satırları gözden geçirince tekrar okumaya karar verdiğim "kendini bilmek" kitabının yazarı.
  • yazar, spiritualizm araştırmacısı.
    (bkz: ruh ve madde yayınları)
    (bkz: bedri ruhselman)
    (bkz: bilyay vakfı)
  • mutluluk aramak nedir?niçin mutluluk aranır?tatmin olmak nedir ve bizi tatmin edecek noktalar nelerdir?
    akıllı olan bunu düşünüyor ve anlıyor ki dışta insanı tatmin edecek hiçbir şey yoktur.tatmin duygusunu insan kendi yaratır.tatmin oldum dediği zaman tatmin oluyor ,tatmin olmadım dediği zaman da olmuyor.demek ki eşyanın tabiatında böyle bir görev yok .bal ,insanlar şeker bakımından tatmin olsunlar diye meydana gelmiş değil o kendi doğal halinde ; ama ona tatlı diye kıymet veren biziz.o halde buradan şu sonuç çıkıyor ki önce değer yargılarımızın değişmesi gerekiyor.yeni çağ demek , değer yargılarımızın değişmesi demektir.ne olursa olsun değerli bulduğumuz ,değer verdiğimiz her şeyi yeniden envantere tabi tutmak zorundayız.çünki statik hiçbir şey yoktur.kalıcılık ancak bizim zihnimizin ,anlayışımızın çalışış nispetinde vardır.insanın kendi varlığını tanıyabilmesi ,öz kendisini bulabilmesi ve anlayabilmesi için önce kendi değer yargılarını ele alması ve işe değer yargılarından başlaması gerekir.doğru veya doğru olmayan bir şekilde yargıya varmışsa ,bunları samimi bir şekilde ifade etmenin ,anlatmanın ve anlamanın çarelerini aramak yolunu bulmalıdır.
    ergün arıkdal
    büyük sentez : tekâmül –sayfa:254,255
  • silkeleyen üstad, ruh bilimci.
  • yeni tanıştım. epey bi sürmenaj oldum. sanki tüm gerçeklikler üzerime yığıldı. bu kadar anlam bulanıklığı yerine hiç bilmemeyi tercih ederdim.
  • yolumuza ışık tutmuş üstat. keşke derslerimi ondan alabilme şansım olsaydı.
    tanımayı çok istediğim seçilmiş ruhlardan…
hesabın var mı? giriş yap