• ayrılık insanlar icin: kadını erkeği tabiki de olmaz, ama erkeğin ki daha ağır geciyor nezdimde. erkek aşk acısı yaşamaz, ölüm yaşar, kendinden geçer, depresyona girer, kafasına her şeyi takar. bakımsızdır, pasaklanır, küflenir evi.
    bir kaç dk yüzünü görebilmek için günübirlik şehirlerarası yolculuğa bile çıkar. terkedilirken bile fedakarlık yapar.
    bu erkeğin çevresinde mutlaka: "sana kız mı yok" diyen bir klişeci de mevcuttur. yarasını deşer.
    erkek, aşk acısını unutmaz, unuttuğun zanneder.
    alkol, saçma sapan ps oyunlarında teselli arar.

    ya kızlar?

    hemen şıkır şıkır giyinip çoşmaya giderler. bir de sosyal medyadan ayrıldığını herkese duyurma merak vardır, mutlaka pusuda bekleyen bir adam da olur nedense. instagram, twitter hemen aktifleşir. acılarını eğlenerek, gerdan kırarak atmaya çalısırlar. bir de bunlardan yanında "ececim sana hic yakışmıyordu zaten" diyen bir gerizekalı da mutlak bulunur. sonra bi çocukla tanışılır, bir öpüş yapılır, diğer gerizekalı acı mı çekiyor, üzülüyor mu, kim takar yalova kaymakamını, güzelinden bir fotoğraf paylaşılır. olaylar gelişir.

    biri saksımızı çiğneyip gitti
    biri duvarları yıktı
    camları kırdı
    fırtına gelip aramıza serildi
    biri milyon kere çoğaltıp hüzünleri
    her şeyi kötüledi
    bizi yaraladı
    biri şarabımızı döktü
    soğanımızı çaldı
    biri hiç yoktan vurdu kafeste kuşumuzu
    ciğerim yanıyor, yüreğim kanıyor
  • erkek acı çektiğini belli eder, ilgi ve şefkat bekler ve ilgi ve şefkat beklerken saçmalar.

    kadın ise acı çektiğini gizleyip belli etmez, güçlü görünmeye çalışır ve güçlü görünmeye çalışırken saçmalar.
  • kadın erkek fark etmez, “çekip gidene her şey mizah, kalıp bekleyene her şey şiirdir.” albert camus
  • kadınlar istedikleri gibi belli edebilir. bu konuda başkasından da yardım alabilir. yaninda her türlü destekleyici kız arkadaşları, ablası, ailesi, bu zor zamaninda destek çıkmak isteyen cok anlayisli firsatci erkeklerimiz bulunabilir.

    ama erkek kendi icinde yasar, anlatsa bile en yakin arkadaşı üstünkörü ve aldırmadan sana kız mı yok kanka şeklinde yaklaşır olaya. pismanlığını, hüznünü, ayrılığını tek başına yaşar ya dusunup durur kafayi yer ya da içmekle avunmaya çalışır.

    bence aralarındaki fark tek bu.
  • bu konuda son noktayı müslüm baba koymuştur.

    "herkesin acısı sevgisi kadar"

    yok onun ki kolay geçermiş bunun ki dağları delermiş. hikaye anlatmasın kimse. seven sevdiği kadar acı çeker.
  • hayattaki gerçekler onedio'daki içerikler gibi olmadığı için cinsiyete göre değil, kişiden kişiye değişen acıdır.
  • valla kadın arkadaşlar beni dövmesinler ama kadındaki acı erkekle aynı ağırlıkta bir acı mıdır bilmem ama erkekten çok daha çabuk atlattıkları durumunu hep tecrübe ettim. hem kendi ilişkilerimde hem de başkalarınınkinde.

    kadın kısmı bi sabah kalkıyor çat diye normaller. bir ivme yok sanki zamanla geçen. ya da bana hep öyleleri denk geldi. ama erkek öyle değil. resmen zamanla sönen bir lav kütlesi gibi oluyor.

    yahu ne ilişkiler gördüm. 3 5 8 10 senelik ilişki sonrası 3 ay sonra başkasıyla sevgili olanı evlenen kızı. yahu ne ara unuttun, ne ara kendini başka ilişkiye hazır hissettin kafayı yedirtiyor adama bu meseleler. erkek de yavrum, kızın başkasıyla flörte başladığından habersiz hala mesaj atar mı, arar mı tribinde. acı ama gerçek, bunu ben de yaşadım, hani tam "o" an mesaj atar mı dediğin an var ya, işte tam "o" anda aklında bile olmuyorsun belki de, hatta "o" an başkasıyla bile öpüşüyor koklaşıyor olabilir.. ne mesaj atması araması.. aklına geldim mi acaba diye düşünmek lazım önce. işte sırf bunları düşünerek az kafayı yemişliğim yoktur. odin tekrarlatmasın.

    edit: tekrarlattı.
    edit 2: geçti. gayet iyiyim.
  • erkeğin ve kadının aşk acısını aynı sananlar büyük bir yanılgı içindedir diyebilirim. bunu sigmund freud'un yayınladığı "bekaret tabusu (ref 1)" ve "erkeğin özel bir tipte obje seçimi (ref 2)" makaleleri üstünden açıklamaya çalışacağım.

    kadınların sevişmesi yakın bir geçmişe kadar rahat değildi. en iyi ihtimal ayıplanırdı. bu da kadınların bakire olarak kendilerini geliştirmelerine ve öz saygı yakalamalarına sebep olmuştur. erkek kadar rahat sevişemeyen kadın bununla yaşayarak evrimleşir. freud'a göre kadının sevdiği zaman başta bağımlılığı yüksektir çünkü bunun değerini bilir. her açıdan o kişiyi tek görür, yani monogamik yaklaşır. baştan çıkartılması zordur, yeni duygulara, nefsine kolaylıkla hakim olacak bir bağlılık geliştirir. hatta bu bağımlılıkla kadının "özgür iradesini bilinçli olarak bıraktığını", "erkeğe teslim olduğunu", "her türlü özveriyi bazen yakıcı şekilde verdiğini" görürsünüz. bu yüzden freud "az ilişki yaşamış kadının önemini" her zaman vurgulamaktadır.

    kadın tatmin olduğu erkeğe bağımlı hale gelir fakat çoğunlukla ilk seferde bunu başaramaz. bir çok deneme gerekir fakat erkek bu çabayı o kadına şefkat duyuyorsa, seviyorsa gösteremez. yani basit anlamda onunla "sert seks" yapamaz.

    işte burada bir kısır döngü başlar.

    erkek genellikle ilerleyen süreçte aşık olur ki bir kırılmadır. bir erkeğin gelişimi sürecinde ilk tanıştığı kişi annesi olduğu için şefkatle arzuyu aynı kapta eritemez. yani arzu duyduğu kişi fahişe olmalıdır. şefkat ile birleştirmesi demek annesiyle kendi bilinçaltında ilişki yaşaması demektir. ensest ilişkinin yasak sayılması sebebiyle ve her yasağın bilinçaltını etkilemesi sebebiyle erkekte travma oluşur, babasını annesiyle yattığı için düşman görür ki buna oedipus kompleksi diyoruz. yani erkek için iffetli kadın arzu duyulabilir bir canlı değildir ve bunun farkındalığını kazanması için bir süre gerekir. çoğunlukla erkekler için şöyle başlıklar görmemiz bu sebeple normal.
    (bkz: aşık olduğu kızla seks düşünemeyen erkek)
    (bkz: erkeklerin sevgililerinde aradıkları anne şefkati)

    özet olarak kadının aşkı başta büyüktür ve bağımlıdır fakat erkek üstte bahsettiğim ikilemin yarattığı ruhsal yetersizliği sebebiyle ilerleyen süreçte aşık olur ve çiftler arasındaki bu zaman uyumsuzluğu kısa sürede çözülmezse ilişki son bulur. bundandır ki çoğu kadın başta aşık olup sonradan vazgeçebilirken, çoğu erkek ayrıldıktan sonra bu acıyı yaşar ve zor aşar.

    referanslar:
    1) bekaret tabusu
    2) erkeklerin özel bir tipte obje seçimi
  • erkeğin aşk acısı aids gibidir. virüs bünyeye ilk girdiğinde hissetmezsin, zaman geçtikçe etkisi ortaya çıkar, hayatı karartır. kadının aşk acısı ise akut enfeksiyon gibidir, çok can yakar, acı verir ama çok kısa sürer, çabuk geçer. geçti mi bir daha da etkilemez.
  • erkeğinki; bir başka kadın kendisini isteyene kadar sürer. kadınınki; o, bir başka erkeği isteyene kadardır. yani her türlü, süreyi kadın belirliyor.
hesabın var mı? giriş yap