• ikisini de yaşadım. biri bambaşka diğeri bambaşka iki ayrı duygu. ama şunu anladım eş sevgisi evlat sevgisinden önce gelmeli. çünkü o zaman o evlilik son derece sağlıklı oluyor. bir eş, evladından önce eşini sevdiği zaman bu çocuğa zannedildiginin aksine çok daha olumlu yansıyor. zaten çocuk da ebeveynlerinden her biri önce diğerini sevsin istiyor içten içe, durum öyle
    olduğunda mükemmel 'yuva' kuruluyor. aksi türlü olursa o evlilik ailenin her bir ferdi için cehenneme dönüşüyor.

    tanım: eş sevgisinin bir tık daha baskın gelmesi gereken durum.
  • eş sevgisi dediğiniz şey eşinize verdiğiniz ya da vermeyi umduğunuz emeğe kendi duyduğunuz sevgidir. çocuk sevgisi de böyledir. aslında insan gerçekte sadece emek verdiği şeyi sever. bu yüzden nesnelerle ve idealleriyle arasına bir mesafe koyarak o mesafeyi kat ederek, kat etmek için emek harcayarak mutlu olur. bu doğrudur ya da değildir, burası ayrı mesele ama insanların çoğunun eylem yörüngesi bu güzergah üzeredir.

    insan kendi emeğinin heba olmasını istemez, bu bir beklentidir. yine insan bu beklenti gerçekleşsin diye bunun için tedbirler alır, bu tedbirler de yine yeni beklentiler yaratır. insanın kendi emeğinin heba olacağına dair beklentisi varsa bunun olmaması için bir tedbir arayışı içerisine girecektir ki bu da doğaldır. beklentilerin gerçekleşmeyeceğini düşüne biri için iki yol vardır, ya beklentilerini değiştirecektir ya tedbirlerini. erkekler genel olarak tedbirlerini değiştirmeye daha yatkındır. çocuk beklentisi içerisinde olsun ya da olmasın erkek, çocuk sahibi olamamanın nedeni olarak kendini görüyorsa başka eşini görüyorsa başka tedbirler alır alacaktır.

    çocuk sahibi olamayacağının nedeni olarak kendini gören bir erkek, eşi çocuk sahibi olmak istiyorsa onu bırakabileceğini eşine bir seçenek olarak sunabilmelidir. yine çocuk sahibi olamayacağının nedeni olarak eşini gören bir erkek ise ya eşinden ayrılmalı yahut ona onu eksik yarım tamamlanamayacak olduğuna dair bir intibaa uyandırmayacağı konusunda kendi içinde hesaplaşmalı, çocuk sahibi olamamayı sadakatsizliğe kılıf yapmayacağı konusunda net olmalıdır. çünkü erkeğin sahibi, sahibi olamadıklarıdır.

    kadın açısından bakalım biraz.

    platon ''rahim, çocuk oluşturmak için can atan bir hayvandır.'' der. sırf çocuk sahibi olmak için evlenip boşanan erkek pek yoktur ama böyle bir sürü kadın var. her ne kadar anne olma isteği nüfus planlaması doğum kontrol yöntemleri vb. yöntemlerle doğal olarak kaçınılamaz olmaktan çıkartılıp seçimlik bir tercih haline özenle getirilmiş olsa bile ve hatta bunun neredeyse tüm yükü kadının üzerine yıkılmış olsa bile annelik arzusu halen daha kadının erkeğe yaklaşmasının ana unsurlarından biri.

    anne olma isteği alelade bir arzu değildir. bir şeyin eksik olduğu hissiyle, sevilen birine duyulan özlemle gurbette olmakla belki kıyaslanabilir. olmayı umduğunuz yere götürmeniz gereken bir şeyi götürmeyi unutup ya da kaybedip de varmışsınız gibi, kalplerini sermaye olarak koymuş iki insanın koydukları sermayenin heba olma endişesi yaşaması gibi, her evde çocuk odası olduğu bilgisinin size kendi evinizde çocuk odası olmadığını hatırlatacak olmasının korkusu gibi birçok zıt ve uç duygunun akıl ve kalbe bir dalga gibi vurup geri çekilmesine geri çekilip yeniden vurmasına neden olur. baba olma arzusu böyle bir arzu değildir. baba olma arzusu güç aktarımı ile ilgili bir sorun olarak erkekte peyda oluyor.

    ben bir kadın olsaydım ve çocuk sahibi olamamanın nedeni olarak kendimi görseydim eşime istiyorsa gidebileceğini söylerdim. böylelikle giderse eş seçimimde doğru yapmadığımı görür iyi ki çocuk sahibi olamadığımı düşünürdüm. eşim gitmeyi tercih etmez ise doğru eş seçimim için mutlu olur bu mutluluğu tüm ömüre nasıl yayarım diye düşünürdüm. eğer çocuğumuzun olmamasının nedeni eşim ise eşimle evlenmek istememin nedenleri üstüne düşünür çocuk sahibi olamamanın yükünü eşime yükleyeceğimi ya da gitmeyerek onda bir minnet duygusu geliştireceğimi düşünürsem ayrılırdım. kalırsam da olmayan bir şeyin olamayacak olmasının üzüntüsünü yaşamak yerine olan bir şeyin olmasının mutluluğunu büyütmeye çalışırdım.
  • kıyaslanamaz bir durum bence. elbette eşimi de çok seviyorum ama evlat sevgisi çok çok daha farklı
    aynı durum eşim için de geçerli elbette
    o yüzden tartışması bile yersiz
  • elma ile armudun kıyası olacaktır. çok farklı kavramlar olduğu için yapılacak tüm kıyaslar eksik olacaktır.

    ınsanların çoğu bu kıyasa cevap olarak evlat sevgisi diyecektir. mantık olarak düşününce bu doğrudur. ancak evlat avantajlı konumdadır çünkü onu reddedemezsin, yok sayamazsın, hayatından çıkaramazsın. dünyanın en kötü evladı da olsa bu bir gerçektir. tercih sansin yoktur yani. ancak eş öyle değildir kaşının altında göz var deyip onu hayatından çıkarabilirsin ya da tüm her şeye rağmen onun hayatının bir parçası olarak görmeye devam edebilirsin. işte bu tercihtir ve tercihini şekillendiren de sevgidir. yani güzel kardeşim umarım demek istediğimi anlamışsındır.

    ıkisi de var ben de. evladım canımdan can reddedilmesi teklif dahi edilemeyen bir parçam. ınsan kolunu kalbini ne kadar seviyorsa o kadar seviyorsun onu. ama annesi ise özgür irademiz ile devam eden tercihim ben de onun tercihiyim. evlat senden oluşan bir birey, senin gördüklerini yapan her şeyi senden öğrenen bir birey. eş öyle değil. taban tabana zıt öğretilere bile sahip olabilirsin ama hala berabersen bunu ne ile açıklarsın. cevabı biliyorsan ne yapacağını da biliyorsun demektir.
  • ikisininde yeri ayrıdır ikiside kıymetlidir kıyaslama yapmak doğru değil
  • eş sevgisi ne kadar çok olursa olsun kendin için olduğu için özünde bencildir. ama evlat sevgisi onu onun için sevdiğin için bencillik içermez. herşeyi anlarım ama ne sebeple olursa olsun çocuğuna kötü davranan, öldüren vs. bir anne babayı anlayamam
  • sevgi dolu bir ailede, anne ve babasının birbirine aşkla baktığını görerek büyüyen insanlar için eşi ya da sevgiliyi çocuktan daha çok sevmek mümkün olabilir.

    annesinden babasından yarası olanlar içinse dünya bir yana çocukları bir yanadır.
hesabın var mı? giriş yap