• din.
  • bu tartışmaları görünce benim aklıma hep john steinbeck'in şu laf geliyor:

    "sosyalizm köklerini amerika'da bulamaz; çünkü fakirler kendilerini sömürülen bir sınıf olarak değil, geçici olarak sıkıntı yaşayan milyonerler olarak görmektedir."
  • (bkz: şükretmek)

    yoksulluk sınırı 4714 tl,

    röportaj yapsak sokakta...

    “abi 3000 lira alıyorum, çok şükür iyi para, işim de iyi”

    “ abi çok iyi değil paramız ama en azından asgari ücret de değil, çok şükür yani. her yer asgari ücret veriyor.”

    “asgari ücret alıyorum ama 1000 liradan 1300 liraya çıktı bu sene, sigorta da yatıyor."

    “ abi sigorta yatmıyor ama en azından bi gelirimiz var, çok şükür. dışarısı işsiz kaynıyor naparsın.”

    “ abi işsizim ben yani yok istiyorum arıyorum ama bulamıyorum iş ama en azından sağlığımız yerinde buna da şükür. iş bulunur elbet"

    diyelim ki hastayı buldun, o da diyecek ki;

    “allah kötü hastalıktan saklasın, buna da şükür.”

    isyan?

    ağzımızın tadı kaçmasın ali rıza bey, halimize şükürler olsun...
  • kesinlikle bunun temel nedeni dindir. tarih boyunca din adamları hep yönetici sınıfın yanında yer almış, onların çıkarlarına göre hareket etmiş ve karşılığında da mükafatlarını alarak hep yönetici ve zenginler sınıfından sonra gelen seçkin sınıf olmuşlardır. tarih içindeki dönemi ya da inancı fark etmeksizin tüm dinler fakirlere hitap eder ve onları aza kanaat etmeye, fakirliği kabullenmeye yönlendirir.

    televizyonlarda, yüz binlerce lira maaş alarak lüks içinde yaşayanların ağlaya ağlaya peygamberin "bir hırka bir de postu"nu anlatmasının sebebi veya milyon liralık mercedeslerle gezen tarikat şeyhlerinin aza kanaat etmekle ilgili fetvalarının sebebi hep bu durum.

    düzeltme: sanırım doğrusu" peygamberin bir lokma bir hırkasıymış" sonuçta ana fikir aynı. ayrıca ateist değilim, tanrıya inanıyorum.
  • sistem içinde, üst statüye geçebilmenin mümkün olduğuna inanmaları. yani kendilerinin de, bir gün daha varlıklı olabilecekleri hayaline sarılmaları. ve hepsinden önemlisi her insanın, görebileceği ve kıyasını yapabileceği, kendisinden daha yoksul insanların var olması.
    kapitalizmin en büyük başarısı toplumsal sınıfları da kendi içinde ufak farklılıklar la statü seviyelerine bölmesi olmuştur. gerçi bu durum, biraz da, kaçınılmaz olarak bu yönde gelişti. orwell in oligarşik kolektivizm dediği yapıdaki her katman sayısız derecelere ayrılır. aynı apartmandaki komşunun astrası varken; diğerinini bmw si olabilir. bmw si olan, bu sayede, fakirliğinin farkına varamaz. ya da buna yeterince içerlememiş olur. astrası olanın ise, bmw si olan komşunun seviyesine çıkabilme umudu, hep olacaktır. işte sistemi çeviren bu iki duygudur. ilerleyebileceğine inanların umudu ve çevresinde görebileceği daha yoksullar bulunan ' nispi fakir' lerin üstünlük sanrısı.
  • “aç sabahlayıp da kılıcına davranmayanın aklından şüphe ederim”

    (bkz: ebu zerr)
  • (bkz: geceyi aç geçirip de kılıcına davranmayanın aklından şüphe ederim)

    (bkz: ebu zerr)
  • düzeni, varolan durumu kabullenmiş ve içselleştirmiş olmalarındandır : "bir kölenin en büyük hayali özgürlük değildir, köle sahibi olmaktır"
  • "din"

    edit: özel küfür eden din savunucu arkadaşlar, çelişmeyin kendinizle :)

    işte bu yüzden din kelimesini tırnak içinde kullandım. dinin felsefesini anlayanları katmamak için.
  • sorunun cevabı entry'nin kendisinde ve keza takip eden entarileri görmek mümkündür.

    arkadaşlar neden fakirlerin isyan etmediğini anlatmış. hmmm... yani başkalarının. kimse fakir değil yani. kapının dışında birilerini konuşuyoruz. ne olacak o çocuğu işi der gibi.

    sorunun cevabı budur. kimse fakir olduğunu düşünmez. yeterince zengin olmadığını, yeterince kazanmadığını, maddi olarak zorlandığını düşünür ama fakir olduğunu düşünmez.

    şu yüzden isyan etmiyoruz biz diyen daha olmamış.

    ne demek benim göztepe'de evim x arabam var diye yeşillenirse, ben de bence sen fakirsin benim etilerde villam var y arabam var derim. biri yeşiller cordoba da villam, londra'da dairem var helikopterim var bence sen fakirsin der bana.

    pis fakirler japonya tatiline gidiyorum uçaktan selamlar dersin, business'daki adam güler, bussiness'da gülen adama first class'daki güler. kendi jeti ile uçan vardır ki o bambaşka alayına güler.

    kötü şeyler bize gelmez, trafik kazalarında hep başkaları ölür, kansere hep başkaları yakalanır, biz hiç engelli olamayız. aman kör olsam atarım kendimi intihar ederim deriz ama olursak, allah korusun, atlamayız da.

    bu normaldir. insana bulunduğu durumu anlatırsanız çıldırır. yaşayamaz

    fakirlerin isyan etmemesinin sebebi, ben de dahil, çoğumuzun fakir olduğunu kendimize itiraf etmememizdir.

    çok vurmayın, yaşlıyım.
hesabın var mı? giriş yap